28 Aralık 2012 Cuma

Kelly Clarkson - Breakaway

Bu yazımda 2002 American Idol'ü kazanarak meşhur olan ve daha sonra çıkardığı albümlerle çok daha geniş bir kitleye ulaşan Kelly Clarkson'ın ikinci albümü Breakaway'i inceleyeceğim. Çok yakın bir arkadaşım, Kelly'i çok sevdiği için bu albümü yazmamı istedi. Zaten artık önceden hiç dinlemediğim albümleri de bir süredir yazdığım için bu durum bana da yeni tecrübeler kazandırıyor.

01 - Breakaway (8/10)
Albümün açılış parçası aynı zamanda ilk single olarak seçilmiş. Orta tempolu, orta sertlikte ve sakin vokalli bir şarkı olduğunu söyleyebilirim. Da-ra-ran-da-da vokalleri şarkının melodisi ile uyumlu bir başlangıç yapıyor, verse kısımları gayet sakin giderken nakaratta altyapı biraz zenginleşiyor. Kelly'nin sesinin çiftler halinde geldiği nakarattaki hızlı geçiş kısmı favorim. "The Princess Diaries 2: Royal Engagement" adlı filmin soundtrackinde kullanılan şarkının vdeo klibinde aynı zamanda filmden de sahneler yer alıyor. Ayrıca klipte Kelly'ş meşhur Lost uçağında da görebiliyoruz. Parçanın yazarları arasında Avril Lavigne de bulunuyor.
02 - Since U Been Gone (10/10)
İlk şarkıya göre biraz daha hızlı bir tempolu olan parça, Kelly'nin pes vokalleri ile başlıyor. Arkaplandaki hafif gitar vuruşları ve efekt ile oluşan altyapı nakarata gelindiğinde tam anlamıyla coşuyor. Bence şarkının en başarılı kısmı bu olmuş. Nakarat ise bir o kadar akılda kalıcı aslında. Sevgilisinin onu terk etmesiyle birlikte ne kadar mutlu olduğunu anlattığı parçanın klibinde Funda Arar'ın "Aşksız Kal" klip konsepti uygulanmış. Eski erkek arkadaşının evine girip herşeyi darmadağan edip kullanılamaz hale getiren Kelly, çocuk yeni sevgilisiyle eve gelmeden hemen önce çıkıp gidiyor. Ara geçişlerde Kelly'i sahnede şarkıyı olabildiğince hissederek söylediğini görüyoruz. Albümün en iddialı parçalarından, zaten ikinci single olarak yayınlanması da bunun göstergesi. 
03 - Behind These Hazel Eyes (10/10)
Albümün üçüncü şarkısı aynı zamanda üçüncü single olarak yayınlandı. Klibinde kaçak gelin'i canlandıran Kelly iyi bir performans gösteriyor. Avril Lavigne şarkıları gibi başlıyor. Şarkı boyunca devam eden çifte vokalin nakarattaki çıkışları en hoşuma giden kısmı, hatta "cried" diye bağırdığı bölüm şahane. Yine orta tempolu bir şarkı ile karşımıza çıkmış Kelly. Nakarata girmeden kullanılan mikrofon efektini çok sevdim. Kelly, kendisiyle ilgilenmediğini düşündüğü için erkek arkadaşını suçluyor. Middle-8 kısmında altyapı biraz sertleşiyor ancak nakarat tekrar başladığında adliblerle beraber sizi alıp götürüyor. Başarılı bir şarkı daha.
04 - Because Of You (10/10)
Kelly'nin en çok bildiğin şarkısı hangisi diye sorsalar Because Of You derdim herhalde. Çünkü bu parçayı heryerde duyduğumu hatırlıyorum. Klibinde dağılmakta olan bir ailenin süreçlerini anlatıyor Kelly. Şarkı, orta temposu ve sakin yapısı sayesinde ruhunuza dokunuyor adeta. Albümden çıkan dördüncü single olmuş parça.  Altyapıda kullanılan piyano bu parçanın öne çıkan ayrıntılarından. Nakaratın bir güzelliği de, akılda kalıcı olmasının yanısıra, o duygusal havayı size hissettirebilecek yapıda olması. Son nakaratta şarkı yarım perde yukarı çıkarak daha da doyurucu hale geliyor. Kelly'nin çığlıkları arasında şarkı yavaşta sona eriyor.
05 - Gone (8/10)
Hızlıca giriş yapıyor şarkı. Agresif bir melodi, vokallerdeki hışım hemen fark ediliyor. Nakarata gelindiğinde ise şarkı biraz yumuşuyor. Middle-8 kısmı çok eğlenceli. Hatta bu kısımda bir süreliğine R&B öğeleri duymak mümkün oluyor. Son nakarattaki adlibler ile yine coşmuş Kelly. 
06 - Addicted (9/10)
Şarkının yazarları arasında bulunan David Hodges ve Ben Moody sayesinde ortaya çıktığını düşündüğüm Evanescence etkisi bu şarkıda çok fazla hissediliyor. Yavaş tempolu parça, Kelly'nin sade vokalleri ile başlıyor. Altyapıya şarkı ilerledikçe eklenen öğeler sayesinde, süre geçtikçe neler oluyor diyorsunuz. Nakarat ile başlayan bateri ve geri vokaller, özellikle de tiz vokaller şarkının vurucu kısımlarından. Kelly'nin sesi bu şarkıda biraz daha farklı çıkmış sanki. Albümdeki yavaş parçalar arasında öne çıkıyor.
07 - Where Is Your Heart (7/10)
Piyano ağırlıklı başlayıp, yaylılar ile zenginleşen şarkıda çok sert davullar yok. Ağır temposu ile uyumlu vokaller şarkıdaki o dinginlik atmosferini sağlıyor. Parça aynı zamanda Kanadalı şarkıcı Chantal Kreviazuk imzalı.
08 - Walk Away (9/10)
Kreviazuk'un yazarları arasında olduğu ikinci parça, albümün aynı zamanda beşinci ve son single'ı olarak yayınlanmış. Klibinde Kelly'nin yanısıra, farklı mekanlarda şarkıya eşlik eden insanlar görüyoruz. Diğer single'lara göre daha hafif bir havada olan parça, hızlı temposu ve eğlenceli yapısı ile hemen akıllarda yer ediniyor. Kendinizi iyi hissetmek istiyorsanız bu şarkıyı dinleyebilirsiniz. Kelly, klibindeki görüntüsü için de benden artı puan alıyor.
09 - You Found Me (6/10)
Verse kısımları ile bana Şebnem Ferah şarkılarını anımsatıyor bu parça. Nakaratında yakaladığı hava, çok fazla farklı gelmedi bana. Diğer parçalardaki öğelerin eksikliğinden midir veya şarkıya alışamamış olduğumdan mıdır bilmiyorum pek ısınamadım. Tek ilginç kısmı middle-8 kısmında akustik gitar tarzı bir enstrümanı duyuyor olmam. 
10 - I Hate Myself For Losing You (6/10)
Bu nasıl bir parçadır böyle. Giriş kısmı ile ilginizi direk çekiyor. Ancak devamında gelen nakarat ile yine ilginizi kaybedebiliyorsunuz. Hah-hah nefesli geri vokalleri nakaratta öne çıkan kısımlardan. Middle-8 kısmında Kelly yine bir vokal krizine giriyor. Ses var, kullanıyor. Ancak parça muhteşem değil.
11 - Hear Me (8/10)
Nedense bu şarkıyı da Amy Lee kolaylıkla söyleyebilir gibi hissediyorum. Yapımcıları arasında eski Evanscence üyeleri bulunmasa da o şarkılara yakın bir hava var. Nakaratı çok başarılı. Sert sound geri dönmüş. Sonlara doğru tekrarlanan "Hear me" vokalleri şarkının doruk noktalarından. 
12 - Beautiful Disaster (Live) (6/10)
Aslında Kelly'nin ilk albümde yer alan bu parça, albümün sonuna canlı versiyon şeklinde eklenmiş. Piyano ağırlıklı bir parça daha. Kelly'nin sesinin kuvvetini bu performansta duyabiliyoruz. Yavaş tempolu şarkı, albümü sonlandırmak için iyi bir seçim olmuş. Yine de albümdeki diğer şarkılara göre düşündüğünüzde o kadar da iyi değil.

Kelly, bu albümde Avril Lavigne-Evanescence karışımı bir sound ile karşımıza çıkmış olsa da ona özgü birçok dokunuş yakalamış aslında. Albümden çıkan single'lar bugün Kelly'nin en çok bilinen singleları arasında. Genel olarak başarılı bir albüm olduğunu söyleyebilirim.

(8/10)

28 Kasım 2012 Çarşamba

Adam Lambert - For Your Entertainment

Çok sevdiğim bir arkadaşımın isteği üzerine Adam Lambert'in ilk albümünü inceleyeceğim. Bilmeyenler için, Adam'ı ilk olarak American Idol adlı yarışmanın 8. sezonunda tanımıştık. Yarışmayı ikinci olarak tamamlamasına rağmen, birinciden çok daha meşhur olduğunu söyleyebilirim. Zaten son senelerde birincilerden çok, yarışmalarda ünlü olma potansiyeli olan ve bunu kendi aleyhine çevirebilenler konuşuluyor. (Bkz. One Direction) Albüm şarkılarının neredeyse tamamını önceden hiç dinlemediğim için, yazıyı yazana kadar en az birkaç kez dinlemeye çalıştım ki değerlendirmemde sonradan değiştirmek isteyebileceğim yerler olmasın. 

01 - Music Again (8/10)
Başlangıcında "Welcome!" tarzı bir uzay üssü karşılama sesi beklediğimi söyleyebilirim. Ardından başlayan tempolu müzik ve Queenvari geri vokal ayarlamaları ile hoş bir giriş yapılıyor şarkıya. Verse kısımlarındaki hafif puslu hava nakaratla beraber dağılıyor. Kuvvetli bir nakarata sahip olan parçanın tavan noktası kesinlikle bana Mika - Take It Easy'yi hatırlatan tarzda vokal ile tize çıkıldığı an olmalı. Özellikle tizden sonraki elektrogitar kısmı kendine hayran bırakıyor. Köprü kısmında ise güzel bir elektrogitar solosu sizi bekliyor. Albüme başlarken gayet "iyi hissettiren" bir parça.
02 - For Your Entertainment (10/10)
Albümle aynı ismi taşıyan parça aynı zamanda albümün çıkış single'ı olarak yayınlanmış. Karanlık bir atmosferde dansçılar ve bir yılanla kamera karşısına geçmiş Adam. Hızlı bir tempo ile başlıyor şarkı. Melodi sizi kapıp götürürken, akılda kalıcı bir nakarat ile de aklınıza kazınmış oluyor. Şarkı aslında akustik olarak icra edilmeye de çok uygun geldi bana. Köprüden önceki nakaratta "For Your Entertainment" derken avaz avaz bağırdığı adlibden itibaren son nakaratlarda iyice tize çıkıyor. Vokal yeteneklerini sergilerken aynı zamanda başarılı bir şarkıya imza atmış Adam.
03 - Whataya Want From Me (10/10)
Adam Lambert'in versiyonunun daha önce çıkmış olmasına rağmen bu şarkıyı ilk P!nk'den dinlemiştim. Ancak ikisi arasında altyapı olarak nerdeyse hiç fark olmadığı için, birini diğerinden daha fazla beğendiğimi söyleyemem. P!nk, Funhouse albümü için kaydettiği şarkıyı albüme almayıp Adam'a vermiş ve böylece şarkının serüveni başlamış. Albümün en iddialı şarkılarından birisi ve ikinci single olarak yayınlanmış. İlk iki şarkı kadar tempolu olmasa da, bu şarkıdaki birşeyler daha ilk dinleyişten aklınızda yer ediyor. Klibinde derbeder bir genci canlandırırken, şarkının yükseldiği yerlerde ise ara ara sahnede şarkıyı söylerken görüyoruz Adam'ı. Şarkıdaki duyguyu dinleyenlere iyi bir şekilde aktarabildiğini düşünüyorum. Özellikle "Just don't give up on me" kısmı ve sonrasındaki içten ses tonu sizi o duygusal havaya sokuyor. Adlibler konusunda oldukça bonkör davranmış şarkıcı. Şarkının bitişi ani olsa da bıraktığı tat bambaşka.
04 - Strut (7/10)
Sesinde hafif bir vocoder efekti ile kafiyeli kelimelerden oluşan dizeleri söyleyerek başlıyor şarkıcı. Bu şarkıda da tempo ilk ikisi kadar olmasa da bir hayli yüksek. Elektrogitarlar korkusuzca kullanılmış. Altyapı olarak oldukça zengin öğeler barındırıyor içinde. Köprü kısmı için sadece piyano ve vokal kullanılması şarkı içerisinde bir nefes alma yeri olmuş adeta. Albüm parçası olarak iyi bir yerde.
05 - Soaked (7/10)
Bir orta doğu, binbir gece masalları havası hissettiniz mi şarkı başlarken? Keşke öyle devam etseydi diyorsanız eğer, arkadan gelen kısım da bir o kadar iyi. Evanescence - My Immortal tarzı piyano-vokal ile devam eden yavaş tempolu bir şarkı karşımıza çıkıyor. Nakaratta altyapıya eklenen öğeler ile daha da güzelleşiyor parça. Melodisi ile 70'ler dokunuşu hissediliyor bazı bölümlerde. Köprü kısmı, girişte duyduğumuz bölüm ve ardından gelen orkestral kısım ile şarkının doruk noktası. Tüm bu karmaşa sona erdiğinde şarkı tekrar piyano-vokal ile devam ediyor ve usulca bitiyor.
06 - Sure Fire Winners (8/10)
Albümün iddialı parçalarından biri de bu. Yine bol bol bağırış duyacaksınız. Murat Boz parçası gibi başlayıp sonradan çok farklı bir yere ulaşıyor şarkı. Nakaratı gerçekten çok akılda kalıcı. Altyapı yine elektronik öğeler ile beraber zaamn zaman sert elektrogitar ve bateri ile desteklenmiş. Köprü kısmındaki çığırmalarının ardından, robotik sesle başlayan nakarat kısmı favori bölümüm. Ancak şarkıcının çığlıkları burda son bulmuyor. Şarkıyı zenginleştiren öğelerden biri de bu bence. Vocoderlı vokal ve hafif müzik ile şarkı sonlanıyor.
07 - A Loaded Smile (6/10)
P!nk, Christina Aguilera gibi şarkıcılara da şarkı yazmış olan Linda Perry, bu şarkının yapımcıları arasında. Hafif bateri vuruşları ve birkaç efekt ile orta-yavaş tempodaki bu şarkı, nakaratlarda ve özellikle köprü kısmında atağa geçiyor. Köprüde sözsüz kısımdaki efekt bana maalesef Kemal Sunal filmlerini hatırlattı, engel olamadım. Onun dışında, çok fazla öne çıkamasa da bir filler olarak kategorize edemem.
08 - If I Had You (10/10)
Albümün üçüncü ve son uluslararası single'ı, bana başka şarkıları hatırlattığı bölümler nedeniyle aklımda kaldı. Giriş kısmı, Sugababes - Wear My Kiss'i andırmıyorsa söyleyin. Tabi bu diğerinden esinlenme demiyorum çünkü iki şarkının kaydedilmesi arasında sadece birkaç ay var. Nakarata geldiğimizde ise özellikle altyapı bana Robyn'den Dancing On My Own'un single versiyonunu hatırlattı. Tabi bunun nedeni, sözkonusu şarkıları bu şarkıdan daha önce dinlemiş olmam. Yoksa Robyn, şarkısını bu şarkıdan daha sonra yayınladı. Şarkıya dönecek olursak, diğer single'lar kadar sert öğeler kullanılmadığı için daha bir farklı olmuş. Köprü kısmındaki gitarlı bölümü ise nereden hatırladığımı çıkaramadım. Nakarat sonundaki "You" efektleri hoş olmuş. Jennifer Lopez - Waiting For Tonight videosundaki tema zenginleştirilerek şarkının videosunda kullanılmış.
09 - Pick U Up (7/10)
Girişinden itibaren bir Eurovision şarkısı dinliyormuş gibi hissettim bu şarkıda. Tabi altyapısı daha zengin olduğundan bu hissiyatım yerini Adam Lambert tarzına bıraktı. Köprü kısmındaki yerinde duramayan efektin yavaşlayarak durması çok hoşuma gitti. Gitar solosu kesinlikle artı katmış parçaya zira birşeyler eksik kalıyormuş gibi geldi en başından beri. Esprili sonu mutlaka dinlenmeli.
10 - Fever (9/10)
Lady Gaga imzalı şarkı, albümde kendini gösteriyor. Gaga'nın demosuna göre çok çok farklı bir hale geldiğini söyleyebilirim. Altyapı çok farklı bir konseptle buluşunca ortaya bir nevi George Michael şarkısı çıkmış. Melodideki masumiyet karanlık bir perdenin arkasına gizlenmiş. Ancak şarkıya alıştıkça o klasik melodiye ulaşıyorsunuz. Fransızca telaffuz konusunda çok az daha çalışması lazım Adam'ın.
11 - Sleepwalker (8/10)
Şarkı başladı ve ben birazdan "My love is on the line" diye girecek diye bekledim bir an. Sonradan değişiyor tabi ama giriş Anastacia'nın Sick and Tired'ını anımsattı bana. Baterinin şarkıya kattığı genişlik vokal ile buluşunca şarkı daha da büyüyor. Arka vokaldeki "Aaa-a-aa" vokallerinin ise altyapıya katkısı azımsanamayacak derecede. Nakaratta bir yandan Kızılderili şarkılarındaki gibi bağıran bir yandan da Walker diye inleyen vokaller. Ancak hayır, şarkı köprüdeki elektrogitar solosu ile bir basamak daha yukarı çıkıyor. Ryan Tedder şarkının yapımcıları arasında.
12 - Aftermath (6/10)
Klasik bir pop rock parçası gibi başlıyor. Adam'ın vokal yeteneklerini gösterdiği bir parça daha. Altyapıdaki yoğun elektrogitar ve bateri, bu sefer elektronik öğeler ile birleşmemiş. Yine tiz vokaller özellikle de şarkının sonunda yoğun bir biçimde karşımıza çıkıyor. Orta tempodaki şarkı akustik olarak da seslendirilmiş. Ancak yine de beni çok çektiğini söyleyemem.
13 - Broken Open (8/10)
Girişiyle beraber Madonna'nın Has To Be şarkısını anımsatmakla beraber onun sahip olduğu havaya sahip bu parça da. Biraz daha hızlı bir tempoda olsa da, Siobhan Donaghy'nin Thus Far'ı da aklıma geldi. Şarkının sahip olduğu atmosfer ve çift katmanlı vokaller parçaya derinlik katıyor. Hafif bir müzik, köşelere saklanmış gibi ağır ağır sızıyor şarkının içine. Sesini yormamış Adam bu sefer. Böyle olması da yerinde olmuş zaten çünkü o nazik hava dağılabilirdi aksi halde. Piyanolu kısım şarkının en dokunaklı bölümü olsa gerek.
14 - Time For Miracles (7/10)
2012 adlı filmin kapanış müziği olarak kullanılan bu parça, aslında Adam'ın yayınladığı ilk şarkı olma özelliğini de taşıyor. Albüme bonus şarkı olarak eklenmiş. Aynı zamanda bir video klibe de sahip. Film görüntüleri eşliğinde Adam'ı yolda yürürken görüyoruz. Şarkı yavaşa yakın bir tempoda pop rock tarzında. Korkusuzca tize çıkan vokallerle bezeli parça özellikle sonlara doğru kopuyor. 
15 - Master Plan (7/10)
Elektronik altyapı tekrar karşımıza çıkıyor. Melodiler çok tanıdık gelse de şarkının ayrı bir karizması var. Nakarat yine tiz notayla bitiriliyor. Ara ara vocoder efektli vokaller ve güçlü bir bateri duyuyoruz. Nakaratın baş kısımları biraz marş niteliğinde. Köprü bölümündeki başıboş vokaller ve ardından gelen enstrümental kısım şarkıya o havayı sağlıyor. Şarkının sonu ise yine şaşırtıcı. Burda da Ryan Tedder karşımıza yapımcı olarak çıkıyor.
16 - Down The Rabbit Hole (7/10)
Ben de elektronik şarkılar bitti mi diyordum ki imdadıma bu parça yetişti. Nakaratta atağa geçip yükselen bir şarkı bu. Son derece yüksek enerjili hatta başınızı döndürebilecek bir yapıya sahip. İsminde olduğu gibi sanki bir tavşan yuvasından aşağı iniyormuşsunuz gibi bir his yaratıyor. Sakinleşmem lazım.
17 - No Boundaries (6/10)
American Idol 8. sezon kazananının yanı sıra Adam tarafından da seslendirilen bu parça, iTunes'da da yayınlanarak yarışmadan sonra satışa sunulmuş. Yine dibine kadar pop rock bir tarzda olmuş. Adam şarkılarında tiz kısım duymazsam artık şarkıyı baştan dinliyorum acaba kaçırdım mı diye. Parça bana çok akılda kalıcı gelmedi en azından single'lar kadar.
18 - Voodoo (6/10)
Yine deneysel bir parçayla karşı karşıyayız. George Michael havası alıyorum tekrardan. Şarkının nakaratındaki hafif ürkütücü hava, köprü ile birlikte dağılıyor. Ancak parçanın tamamında eksik kalan birşeyler var gibi hissediyorum. Tam olmamış gibi sanki bu yüzden de alışamıyor insan. 
19 - Can't Let You Go (6/10)
Kapanışı düşük tempolu bir parça ile yapıyoruz. Hafif başlayan şarkı nakaratta pik yaparak dinleyenleri şaşırtıyor. Sanki o sert elektrogitarlar hiç olmasaymış daha iyi olacakmış gibi geliyor. Çünkü nakaratın sahip olabileceği o Britney Spears'ın yavaş şarkıları kıvamındaki duygusal hava aniden yok oluyor. Tabi bu da Adam'ın farkı değil mi? Köprü kısmı için Adam tüm sesini kullanmış. Bu kadar sert sound içerisinde duyulabilmek için de epey bağırmış.

Albümü baştan sona düşündüğüm zaman, sadece pop rock altyapılı parçalar ve bunun yanında elektronik öğeler içeren parçalar karşıma çıktı. Pop rock parçalar genelde P!nk gibi şarkıcılardan dinleyebileceğiniz türden. Elektronik destekli parçalar ise Adam'ın kendini gösterdiği kısım bence. Albümün geneli düşünüldüğünde başarılı olduğu söylenebilir, zaten çok güçlü üç adet single barındırıyor içerisinde. 
(7,5/10)

7 Kasım 2012 Çarşamba

Nil Karaibrahimgil - Nil FM

İlk albümün ardından kısa bir süre sonra ikinci albümü ile karşımıza çıktı Nil. İlk albüme göre daha çok beklenti içindeydik aslında çünkü Nil'in kendine özgü tarzına alışmamızı sağlamıştı ilk albümü. Radyo temalı bu albümde acaba bizi hangi şarkılar bekliyordu?

01 - Nil FM Jingle
Hepimizin aşina olduğu radyoda kanal bulma sesi ile başlayan bu mini jingle, ardından "Dinle bak burası Nil FM, Nil Karaibrahimgil FM" cümlesi ile albümün karşılama anonsunu yapıyor.
02 - Sinema (8/10)
"Tak tiki tak tiki tak tiki tiki tiki tak tiki tak tiki tak" kelimeleriyle başlayan, ilk başlarda sinir bozucu gelse de sonradan dile dolanan bir introya sahip şarkı. Aslında ilk albüm için kaydedilen parça, bu albümde değerlendirilmiş. Sinemada ekilen bir kızın hislerini anlatıyor parça. Zaman geçtikçe içine düşen kurtlardan kurtulamıyor. Şarkının başındaki melodi üzerine söylenen sözlerin olduğu kısım favorim. Ayrıca film boyunca kola, soda ve "bişey" içtiğini öğreniyoruz Nil'in. Böyle ayrıntılı şarkılar hep karşımıza çıkmıyor.
03- Bütün Kızlar Toplandık (10/10)
Bu şarkının kızların ağzına marş olacağını daha ilk dinleyişimde anlamıştım. Eğlenceli yapısı ve feminist sözleri ile hemen hemen bütün kızların ağzına sakız oldu bu parça. Nakarattaki geri vokaller sayesinde de o kalabalık kız topluluğu havası yakalanmış. Verse kısımlarında "1, 2, 3" diye saydığı durumlar ve özellikle "Yo, yo, yo, yo, yo, yo" kısımları şarkıda en sevdiğim bölümler. Şarkının canlı performansında, Nil'in enstrümental intro ile beraber "Bütün kızlar, bütün kızlar, bütün kızlar" diye tekrarlayarak şarkıya giriyor. Parça, konser görüntülerinden oluşan bir klibe sahip. Yıllar sonra bile hâlâ söylenen Nil şarkıları arasında.
04 - Gitme Yoksa... (10/10)
Nil bu şarkıyı, daha albüm yayınlanmadan ilk kez MFÖ Show'da akustik olarak söylemişti. Bir daha o performansı dinleme şansım olmamıştı, şarkının adını da bilmiyordum. Albümü aldığım gibi sözlerden şarkıyı bulmaya çalıştım. Tabi ki en fazla "Ben hiç kimse ölsün mölsün istemem" kısmı aklımda kalmıştı. Albümün aynı zamanda ilk klibi bu şarkıya çekildi. Sözleri bir o kadar akıllıca yazılmış şarkı, nakaratta turnayı gözünden vuruyor. Aslında gayet acıklı bir nakarata sahip. Çünkü herkesin bir gideni vardır ve bu şarkıyı dinlediğimde tüylerimi diken diken ederdi. Son kısımlardaki "Gitme, gitme, gitme terk etme, terk etme, gitme istemem" vokalleri o kadar içten, o kadar samimi söylenmiştir ki sanki Nil kayıt bitince hüngür hüngür ağlamıştır. Klibinde o dönem Nesrin Topkapı'dan aldığı dans derslerinin meyvelerini vermiştir Nil. Şarkıdaki arabesk kısımlar için çok doğru bir seçim olduğu kesin. Her dans figürünün bir mesajı olduğunu ise röportajında öğreniyoruz.
05 - Akbaba (10/10)
Nil'in serzenişli sözleri ile başlayan şarkı daha sonra arabesk bir altyapı ile birleşek başlayan nakarat ile son haline ulaşıyor. Albümde Nil, Ozan Çolakoğlu ile çalışmış ve bu parçanın bu kadar arabesk olmasını Nil istemiş ve bence çok da yerinde olmuş. Klibinde çölde bir akbaba figürü ile dolaşıyor şarkıcı. Klasik arabesk şarkılardan farklı olarak sözlerde güzel noktalara değinilmiş. Köprü kısmında ise Nil'in tiz vokallerini duyabiliyoruz. Melankolik havasına rağmen hareketli müziği ile sizi alıp götürüyor. Keşke şarkının son cümlesindeki yalnızca "Madem öldürdün.." kısmı duyulan tiz vokal öne çıkartılsaydı. Bana göre eşi benzeri olmayan Türkçe şarkılardan biri oldu.

06 - Havuz Problemi (6/10)
Nil'in samimi vokalleri ile şekillenmiş bir şarkı. Okul döneminde hepimizin karşısına çıkan havuz problemini ironik bir dille sözlere aktarmış Nil. Şarkının yavaş temposu, sözlerin farklılığına rağmen insanda bir üzüntü yaşanmasına neden oluyor. Şarkının sonunda Nil'in konuştuğu kısımda Nil'in "Nefes alamıyorum" derken söylediğini adeta yaşaması şarkının güzel anlarından. Kullanılan yaylılar bir diğer dikkat çeken yanı olmuş şarkının.
07 - Bronzlaşmak (10/10)
Nil'in üzerinde en çok oynadığı şarkılardan birini olduğunu söylediği parça, albümdeki hali ile gayet başarılı olmuş. Kendi içerisinde hesaplaşma yaşama vaktinin geldiğini söylüyor şarkı. Bu şarkı da basit ama güzel bir klibe sahip. Hatta Murat Boz'un meşhur olmadan önceki, şimdiki haline pek de benzemeyen görüntüsü klipte görülebilir. Köprü kısmındaki solosu ve esas ondan gelen hüzünlü sözler ise kesinlikle etkileyici bir parça. Gitar çalabilen biri olsaydım bu parça kesinlikle söylediğim şarkılar arasında olurdu zira akorların vokalle bu kadsar uyuştuğu ancak bu şarkıda görülebilir.
08 - Ben Aptal Mıyım (7/10)
Eski dönem Türkçe şarkıları andıran bir melodi ve altyapı ile çok tatlı bir parça. Sketch çizimleri şeklinde bir klibe de sahiptir. Eğlenmek istiyorsanız bu şarkıyı açıp dans etmeniz yeterli. Özellikle "Oooo" vokalli koro kısımlarında kopmak garanti. Hızlı tempoda devam eden vokaller ve müzik hiç durmuyor. Albümde tarz olarak öne çıkan bir parça.
09 - Vahdettin (6/10)
Swing havasında bir şarkıyla karşı karşıyayız. Kafiyeli olması bakımından seçilen "Vahdettin" ismi aynı zamanda şarkıya adını vermiş. Avrupai vokaller ve saksafon, sanki başka bir albüme geçmişsiniz havası veriyor. Sözler yine sıra dışı ve bazen ironik biçimde yazılmış. Vokallerdeki yer yer canlandırmalar hoş olmuş.
10 - Meyva Tabağı (9/10)
Nil şarkı boyunca kendini birçok meyveye benzetiyor. Şarkının hüzünlü havası, içinde bulunduğunuz durumla da örtüşüyorsa çok etkileyici olabiliyor. Yavaş yavaş ilerleyen ve arada arkaplanda duyular gitar nameleri ve özellikle köprü kısmındaki fısıldayarak sağ sol çıkışlara yönelen Nil vokalleri birleştiğinde şarkı doruk noktasına ulaşıyor. Meyveler ile şarkı yapabilen baika birini tanımıyorum varsa söyleyebilir misiniz? Tebrikler Nil.
11 - Bencil (7/10)
Bu şarkının introsunu hep sirk müziklerine benzetiyorum. Sözleri bir o kadar eğlenceli ve bazen bir o kadar komik. Nakarat sonrası gelen kısım Vahşi Batı "Saloon"lardaki müziklere bu kadar mı benzer? İlk albümdeki "Ciddi olmayan" şarkıların bir üst versiyonu olarak sayılabilir bu parça. Gerçi Nil'in ciddi parçalarında bile mevcut olan durum tartışılır ancak demek istediğim "Bencil"in sırf eğlence için dinlenecek parçalar kategorisine alınabilecek özelliklere sahip olması.
12 - Çocuk Da Yaparım Kariyer De (10/10)
Bu parça aynı zamanda reklam müziği olmasaydı bu kadar meşhur olur muydu? Bence olurdu. Kadınlar için adeta bir slogana dönüşebilecek bir cümle ile çıkıp amacına da ulaşmış bir şarkıdan bahsediyoruz. Nakarat sonrası "Oooo" diye söylenen kısım şarkının en eğlenceli bölümlerinden. Altyapısı ile yine geçmişe götürüyor bizi Nil. Yirmibeş yaşına henüz basmadıysanız bu şarkıyı doğum günününde çalabilirsiniz bence gayet de eğlenceli olur. Nil'in reklam müzikleri konusunda ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz ve bu şarkı bunun bir göstergesi.
13 - Reklamlar
Nil FM introsunun ilk kısmının ardından Nil'in bazı markalar için yaptığı reklam müziklerini dinlemeye başlıyoruz. Karşımıza ilk Bellona jingle'ı çıkıyor. Televizyonda gösterilen reklamlarda jingle'ı Göksel seslendiriyor ancak söz ve müzik Nil'e ait ve albüm sayesinde jingle'ı Nil'den dinleme fırsatını yakalıyoruz. Bellona tarafından "İyi ki ona rastladım" sloganı hâlâ kullanılmakta. Ardından Cola Turka reklamı geliyor. Pop ve alaturka olarak iki kısma ayırabiliriz jingle'ı. Sonrasında Nil'in Cornetto için yaptığı "Aşkımla Erir Misin?" jingle'ı geliyor. Nil bu jingle'a konserlerinde bile yer veriyor üstelik ekstra sözlerle. Keşke bu sözlerin de dahil olduğu tam bir şarkı olarak kaydetseydi Nil bu jingle'ı. Halley jingle'ı geliyor ardından. Nil'in koro ile söylediği bu jingle da bir dönem televizyonlarda dönmüştü. Ardından Nil'i meşhur eden "Ben Özgürüm" başlıyor. Başlı başına tam bir şarkı aslında bu. Reklamlarda bir kısmını duyuyorduk. Ancak albümde kısa versiyon kullanılmış. Sunny reklam jingle'ı ile "Reklamlar" son buluyor ve Nil FM jingle'ının ardından radyo kapanıyor. Ancak Nil bu bölümün başında "Reklamlar" diye anons yapmayı unutmuş.
14 - Pipo (8/10)
Eğer "Reklamlar"ın olduğu parçayı sonuna kadar dinlerseniz, belli bir sessizlikten sonra Nil'in ilk albümünde olduğu gibi yine bir gizli parça ile karşılaşıyoruz. Akustik olarak kaydedilen şarkı, gizemli havasına rağmen eğlenceli sözlere sahip. Nil'in dinleyicilerine böyle sürprizler yapması çok güzel aslında.

İlk albümün ardından Nil, Nil FM ile kesinlikle çıta atlıyor ve karşımıza çok daha başarılı bir albümle çıkıyor. İlk albümdeki amatör hava, şarkılardaki o hamlık bu albümde gitmiş. Albümdeki beş şarkı kliplendi ve bugün bile albümdeki birçok şarkı hatırlanıyor ve çalınıyor.

(8/10)

6 Kasım 2012 Salı

Siobhan Donaghy - Ghosts

Siobhan, ilk solo albüm denemesinin ardından, bir süre ara vermişti. Plak şirketini değiştirdi ve bu sefer bir albüm yayınlamak için acele etmedi. Tamamını Fransa'da küçük bir stüdyoda kaydettiği Ghosts, ilk albümüne göre bir adım daha ileri gittiği bir albüm olacaktı.

01 - Don't Give It Up (10/10)
İlginç introsu ile birdenbire dikkatinizi çeken bu parça, aynı zamanda albümün ilk single'ı olarak yayınlandı. O dönemlerde popüler olan Myspace sayfası aracılığıyla, Siobhan'ın yayınlanmasından nerdeyse bir sene önce hayranlarına duyurduğu bu şarkı, ilk single olacak-olmayacak denirken, Fas'ta çekilen klibi ile dinleyicileriyle buluştu. Şarkı ilk albümdeki şarkılarla kıyaslanacak olursa, çok daha pozitif ve belki biraz daha farklı altyapıların denenmeye çalışıldığı bir parça olduğu söylenebilir. Nakaratın tiz yapısı, şarkının canlı performanslarında tam anlamıyla parlıyor, bu da tabi ki Siobhan'ın güçlü vokal yetenekleriyle mümkün. "We all have the scars to show" cümlesi, şarkının en can alıcı sözlerinden. Sonlara doğru üstüste gelen vokallerin oluşturduğu bölümün zenginliği nefes kesici. Bitiş kısmı ise daha fazlasını istetiyor.
02 - So You Say (10/10)
Hafif girişi ile sakin bir şarkı olarak başlıyor. Gitar sesleri ve yavaş vuruşlar devam eden vokaller arasından duyulurken, nakarattan önce agresifleşmeye başlayan müzik nakaratta doruk noktasına ulaşıyor. Adam'a ithaf edilen ve şarkı boyunca ismini duyabileceğimiz şahsın söyledikleri üzerinden giden bir parça. Nakarattaki vokal zenginliği, enstrümanların da etkin kullanılmasıyla şarkının en parlak noktası olarak öne çıkmasını sağlamış. Köprü kısmı da dahil olmak üzere, şarkı bitene kadar bu enerji yoğunluğunu kaybetmiyor. Albümün ikinci single'ı olarak yayınlanan parça, maalesef beklenen ilgiyi görmeyerek listelerde pek de yüksek bir sonuç elde edemiyor.
03 - There's A Place (6/10)
"Orda Bir Köy Var Uzakta" şarkısının yabancı düzenlemesi demeyeceğim çünkü değil. Bu parça daha girişinden itibaren bir farklılık hissettiriyor. Canlı stüdyo kaydı hissi veriyor adeta. Sürükleyici gitar vuruşları ve Siobhan'ın bir efekt ile berraklaştırıldığına inandığım vokalleri şarkı boyunca inanılmaz bir keyif sunuyor. Köprü kısmındaki elektrogitar bölümü, şarkıya biraz agresiflik de katmış. Altyapıdaki yaylılar, bu akustik görünümlü parçayı bir adım öteye taşımış. 
04 - Sometimes (7/10)
Siobhan'ın deneysel parçalarından biri yine karşımızda. Introsu bozularak duran bir nesne efekti gibi ve bu efekt şarkının belli bölümlerinde de tekrar duyuluyor, bence çok eğlenceli olmuş. Vokal girene kadar arada bağıran bir bebek vokali de mevcut ve bu da daha sonra duyuluyor. Enstrümanlar biraz daha organik seçilmiş. Şarkının düzgün sıradan bir nakaratı yok. Sometimes ile biten cümleler tekrarlanıyor sadece. Enstrümantal kısımda ise vokal ile oluşturulan bir melodi duyuluyor. Şarkı bittiğinde bile akılda kalan bir vokal bu ki zaten şarkı bu vokal ile de sona eriyor.

05 - 12 Bar Acid Blues (10/10)
Blogumun adı işte bu şarkıdan geliyor! Sıcak bir havada başlayan gitar melodisi ile sonradan eklenen hafif vuruşlar, Siobhan'ın duble vokalleri ile birleşerek ortaya muhteşem bir parça çıkartıyor. Cümleleri melodi ile söylerken son cümlelerde daha çok konuşur gibi yapan Siobhan, bir şarkıda bu kadar mı eğleniyor gözükebilir? Bu şarkıda mümkün. Kendine özgü iniş çıkışları ile karşımıza çıkan nakarat sonrası eklenen altyapı öğeleri ile şarkı daha da eğlenceli hale geliyor. Nakaratı ilginç kılan özelliklerden biri de, her nakaratın son kısmının farklı bir cümle ile bitiyor olması. Aniden çıkmaya karar verdiği yolculuk nedeniyle başına gelen olayları anlattığı şarkının içinde şarkının isminin geçmemesi, Siobhan'ın önceden de yaptığı bir uygulama olduğu için şaşırtmıyor.
06 - Make It Right (8/10)
Tiz vokaller ile bezeli verse kısımları ve nakarat öncesi tırmanan erkek geri vokaller şarkının en akılda kalıcı kısımları. Nakarattaki inen çıkan vokaller, aynı zamanda içerik olarak da çok doyurucu. Bencillik hakkında yazılmış sözler "Do, do, do" vokalleri arasında verilmiş. Eğlenceli albüm parçalarından ama kesinlikle daha fazlası değil. Yine de bir filler olarak etiketlenmeyi hak etmiyor zira kaliteli altyapısı buna engel oluyor.
07 - Coming Up For Air (10/10)
Introsunda duyulan efekt ile Madonna'nın Frozen'ını anımsatan parça, kontrollü vokaller ile başlıyor. Şarkı, nakarat ile kendi kimliğine bürünüyor. Sözler açısından başarılı bir grafik çiziyor. Single potansiyeli olan şarkılardan bir tanesi. Zaten albüm tanıtım performanslarında akustik olarak da söylenmişti. Siobhan'ın bu albümü ile ne kadar ilerlediğinin adeta kanıtı niteliğinde. Seneler sonra bile insanı etkileyecek bir yapıda.

08 - Goldfish (7/10)
Nedense girişteki melodi bana "Unchained Melody" girişini hatırlatıyor. Hayatından uzaklaşmak isteyen bir kızın hikayesini, Japon balığına benzeterek anlatan parça, biraz kalp kırıcı bir havaya sahip. Albüm boyunca duyduğumuz birkaç altyapı öğesi ve efekt, bu şarkıda da karşımıza çıkıyor. Köprü kısmında biraz neşelenen müzik, sonra yine melankolik bir havaya sürükleniyor. 
09 - Medevac (8/10)
Yine altyapısında kullanılan elektronik efektler yönünden zengin bir parça ile karşı karşıyayız. "Medic, medevac me up" sözleri şarkı boyunca karşımıza çıkıyor. Vokallerde bir çaresizlik havası hissediliyor bu da şarkının teması ile uyumlu olmuş. Üst üste kullanılan vokaller ile çok iyi bir iş çıkarılmış çünkü şarkı boyunca duyulan bu çoklu sesler şarkıyı sanki ikiye katlıyormuş gibi zenginleştiriyor. Ortalardaki uzun "Aa-a-a-Aa" kısmı ve nakaratın birleştiği şarkının son kısmı, aynı zamanda doruk noktası.
10 - Halcyon Days (6/10)
Albümde alışamadığım şarkılardan birisi de bu. Yavaş temposu ve fısıldar gibi vokalleri ile beni çok çekmedi. Nakaratında biraz daha hareket var tabi. Ayrıca albümdeki diğer parçalarda bulunmayan farklı enstrümanlar duyuyorum bu şarkı boyunca. Bu konuda başarılı olduğunu söyleyebilirim. Köprü kısmındaki fısıldanan cümle, şarkının sonunda da karşımıza çıkıyor.
11 - Ghosts (10/10)
Albüme ismini veren ve kapanış şarkısı olarak karşımıza çıkan bu parçanın, Siobhan'ın en iyi parçalarından biri olduğunu hiç düşünmeden söyleyebilirim. Yankılı vokaller, gitar ağırlıklı altyapısı, birkaç gizemli efekt. Tabi ki şarkının bana göre en can alıcı yönü bunlar değil. Şarkı sözlerinin çok ilginç bir hikayesi var. Sözler her ne kadar İngilizce kelimelerden oluşmuş olsa da, şarkıdaki haliyle aslında pek bir anlam ifade etmiyor. Şarkı tersten çalındığında gerçek "anlamlı" sözlere ulaşılıyor. Hatta köprü kısmındaki sözler, şarkının "düz" halinde "ters" olarak karşımıza çıkan anlamlı sözler aslında. Zaten o kısma dikkat ederseniz vokallerin ters çevrildiğini anlayabiliyorsunuz. Canlı perfomansını da kesinlikle dinlemelisiniz. Eski sevgilimin şarkı hakkındaki "Afrika kabile müziği" yorumunu da eklemeden geçemeyeceğim. Hatta Siobhan'a bu yorumu aktardığımda gülmüştü.

Albüm genel olarak bakıldığında ilk albüme göre çok daha pozitif ve mutlu bir albüm. Melankoli bazı parçalar içerisinde hissedilse de tüm albüme hakim olmamış bu sefer. Maalesef sıradan pop müzik kategorisinde olmadığı için hak ettiği ilgiyi göremeyen albüm, listelerde başarı yakalayamadı. Ancak hayranlar arasında el üstünde tutulduğunu söyleyebilirim. Artık Mutya, Keisha, Siobhan projesi hayata geçmek üzere olduğu için, herhalde uzun bir süre Siobhan'dan solo bir kayıt duyamayacağız.

(8/10)

30 Ekim 2012 Salı

Nil Karaibrahimgil - Nil Dünyası

Uzun bir aradan sonra yeni inceleme ile tekrar beraberiz. Bu kez Türk pop müziğinde en sevdiğim şarkıcılardan, zaman zaman sıradışı şarkı sözleriyle dikkat çeken Nil Karaibrahimgil'in ilk albümünü inceleyeceğim. Ayrıca blog için ilk Türkçe albüm incelemem olacak. Nil'in çıkış hikayesi herkes tarafından biliniyordur ancak hatırlatmakta fayda var. Reklam jingle'ları yaparak sektörün içine giren Nil, daha sonra Turkcell-Hazır Kart için "Özgür Kız" adı altında bir reklam dizisinde oynayıp aynı zamanda jingle'ı da seslendirince meşhur oldu. Bir süre sonra ilk albümünü çıkaran şarkıcı albüm kapağında dergi teması yaratarak "Özgür Kızın albümü çıktı" sloganıyla albümü tanıttı.

01 - Intro
Türkçe albümlerde pek karşılaştığımız bir durum değildir "Intro", ancak Nil'in albümü değil mi bu? Mutlaka farklı birşeyler olmalıydı değil mi? Her ne kadar bu intro çok kısa sürse de, yine de albümü ilk dinlemeye başladığımızda bizi şaşırtmayı başarıyor. 
02 - Erkekler Yüzünden (8/10)
Akılda kalıcı bir intro ile başlayan şarkıya daha sonra R&B altyapıları benzeri efektler eklenince, bir nebze de olsa Destiny's Child şarkılarını çağrıştırıyor. Sözlerinde kozmetik tavsiyeler ve kaygılardan bahseden şarkı, nakaratında herşeyin erkekler için yapıldığından bahsetmekte. Şarkının ortasında ritim ve melodi tamamen değişerek, birden hızlı tempolu bir bölüm başlıyor. Sözleri her ne kadar eğlenceli olsa da, vokal yetenekleri yönünden herhangi bir sunum vermiyor ki zaten böyle bir şarkıdan da onu beklemek hata olur. Bu parça, "Nil'in şarkıları eğlenceli olur" fikrini daha ilk şarkıdan aklımıza sokuyor.
03 - Evlenmek Gerek (7/10)
Yine iki parçalı sayılabilecek bir şarkıyla karşı karşıyayız. Zengin altyapıya sahip parça, başlarken batı müziği ezgi ve çalgıları ağırlıktayken, temponun değiştiği bölüme geçince tamamen alaturka bir düzen alıyor. Sözler ise Nil'in neden evlenmek istemediğini özetliyor. "İstemiyorum pilav yapmak" gibi cümleler her şarkıda duyabileceğimiz türden cümleler olmayınca, duyunca insanı şok edebiliyor ama zaten Nil biraz da bu yönüyle tanınıyor. Şarkı batı-alaturka ortak sentezi bir kapanış yaparak sona eriyor.
04 - XL (10/10)
Albümün çıkış parçası ve Nil'in ilk video klibi. Yine alaturka havasının hissedildiği altyapı ve başarılı sözler şarkının birçok kitle tarafından farkedilmesini sağladı. Şarkı devam ederken arka plandaki zengin enstrümanlar şarkıya ekstradan bir değer katıyor. Nakaratta adlib duyabileceğimiz nadir Türkçe şarkılardan. Şarkı Nil'in "Özgür Kız" imajından sıyrılıp şarkıcı imajına bürünmesine baya bir katkı sağladı. Şarkının daha sonra İngilizce versiyonu yayınlanmasına rağmen, Nil'in yazdığı sözler kabul edilmeyip şarkıya başka sözler yazıldığı için bu versiyonu pek tutulmadı. Şarkı Sibel Can tarafından da birçok konserinde canlı olarak seslendirilmiştir.
05 - Kek (10/10)
Albümün ilk orta tempolu parçası, tam anlamıyla bir kek tarifi veriyor denebilir. Erkek arkadaşının davranışları sonucu aslında yaptığı kekin içerisinde birçok duygu ve anlam olduğu fikrini bize iletiyor. Nakarat kısmında şarkıda bir tempo değişimi görülmekte. Albümün üçüncü klibi gayet eğlenceli bir biçimde bu parçaya çekildi. İlk albümün kesinlikle en akılda kalıcı parçalarından biri, yıllar sonra bile hâlâ hatırlanmakta ve söylenmektedir.
06 - Pelin (8/10)
Eğlenceli sözleri ve hızlı temposu ile karşımıza çıkan şarkıda bahsedilen "Pelin" karakteri için birçok ilham kaynağı kişi olduğu söylense de gerçekten kimin hakkında yazıldığı kesinlik kazanmamıştır. Pelinle kendini karşılaştırma biçiminde devam eden sözler, disco-funk altyapısıyla zenginleştirilmiş. Özellikle koro şeklinde kadın arka vokalleri ilk kez Nil'in  bu şarkısında duyuyoruz. En çok "Mor bana gitmez Pelin'e gider" cümlesiyle akıllara kazınan şarkı, albümün en özgün parçaları arasında.
07 - Ama (5/10)
Tam olarak bir şarkı olmasa da, agresif ve biraz da karanlık bir havası olduğu söylenebilir. Albümün tam ortasında bulunması sanırım bu yüzden düşünülmüş. Yaylılardan oluşan bir arkaplan melodisi ve birkaç efekt ile "ama" kullanılarak birleştirilen kelimelerden oluşmuş bir parça. Nil'in albümünü dinliyoruz o yüzden çok da şaşırmıyoruz.
08 - Uzaylı (9/10)
Ürkütücü girişi ile parça kesinlikle dinleyicilerini çok büyük bir beklenti içine sokuyor. Melodi başlamasından sonra bir süre daha devam eden uzun giriş kısmının ardından, sözlerin girmesi ile şarkı kendini belli ediyor. Verse kısımlarındaki uzatılmış heceler, şarkının akılda kalan ayrıntılarından. Nakarattaki eğlenceli ve biraz da küstah hava insanı mutlu ediyor. Ortadaki enstrümantal kısım, hızlı temposu ve yaylı altyapısı ile şarkıya cuk oturmuş. Şarkı bitince "Bence sen uzaylısın" diyerek ortalıkta bir süre dolaşmak mümkün zira akıldan çıkmıyor.
09 - Babama N'olmuş (10/10)
Albümün orta tempolu bir parçası daha. Nil'in "New York"a gitmesi sonucu babasıyla açılan arasının durumunu anlattığı şarkı çok samimi ve içten sözler ile dinleyeni etkiliyor. Nakarattaki echolar çok hoşuma gidiyor. Sonlara doğru akustik "Hmm-mm babama n'olmuş" kısmı ve Nil'in konuşarak söylediği kısım şarkının en can alıcı bölümlerinden. 
10 - Kış Şarkısı (5/10)
Tamamen acapella olarak karşımıza çıkan şarkıda sadece bir rüzgar efekti bulunuyor. "Ama" adlı parçada olduğu gibi bu da çok kısa sürmekte ve daha çok çocuk tekerlemesi havasında. Melankolik hatta depresif havasının dinleyiciye geçirmeye çalışan birini dinliyoruz parçada. 
11 - Rüzgar (7/10)
Albümün yavaş şarkılarından olan Rüzgar, dinlendirici gitar melodisi ve üzücü sözleri ile insanın içinde bir burukluk yaratıyor. Kısacık nakaratıdan sonraki mızıkalı kısım insanı alıp uzaklara götürebilecek potansiyele sahip. Nil'in tabiriyle "tam ağlamalık bir şarkı".
12 - Resmen Aşığım (8/10)
Albümün ikinci videosu bu parçaya çekildi ancak klipte Nil'in konserinden görüntüler ve bilgi verici bantlar bulunmaktaydı. Tango altyapısında olduğu için bir ara dans kursunda bu parça ile çalıştığımızı biliyorum. Albümdeki diğer parçalardan çok farklı bir altyapı ile karşımıza çıkan parça, albümün kesinlikle bu yönüyle öne çıkanlarından. Video klipte yazılana göre sarkının "Küt! diye gidecek gibi" kısmı Nil'in en sevdiği kısımmış. "İyi ki yapmışım" cümlesinin tekrarları ile sona yaklaşan parça, kısa bir enstrümantal kısmın ardından sona eriyor.
13 - Madonna Olacakmış (7/10)
Nil'in gitar çalabildiğini herkez biliyordur. Zaten nerdeyse tüm bestelerini önce gitarda yapıp daha sonra zenginleştirmekte. Bu parça tamamen akustik olarak kaydedilmiş. Star olmak isteyen birinin hikayesinin anlatıldığı şarkı, Nil'in "Bitti" diyip, stüdyonun kapısından çıkmasıyla son buluyor. Ancak parça aslında burda bitse de kayıt devam ediyor ve yine Türkçe albümlerde benim o güne kadar hiç rastlamadığım "Gizli Parça" bir süre bekletikten sonra karşımıza çıkıyor. Bu parçadan ayrı bambaşka bir parça olduğu için onu da yazacağım.
14 - Aptal Kovboy (10/10)
Yine akustik olarak söylenen parça, esprili bir biçimde başlıyor. Kaydı baştan alan Nil, western filmlerindeki kovboy rolünde. Nakarattaki geri vokaller ve "Evimde yok çatalım, evimde yok kaşığım" sözleri ile dinlerken bu şarkı kadar eğlendiğim bir şarkı hatırlamıyorum. "İyi ki yapmışsın" Nil diyorum.

Albümün geneline bakılırsa, dönemin ünlü pop müzik parçaları arasına girebilecek birkaç şarkı barındırıyor. Onun dışında albüme eklenen birkaç amatör kayıt, albümün oluşabilecek o ciddi havasını birden dağıtmış. Zaten marjinal olmaya çalışan, sözlerindeki ironiyle de çoğu zaman bunu başaran Nil, albümünü ekonomik kaygılarla yapsaydı bu şekilde olmazdı. İyi ki de böyle olmuş çünkü bu şekilde çok daha samimi bir hava yakalanmış.

(8/10)

5 Ekim 2012 Cuma

Sugababes - Taller In More Ways


Kızların dördüncü albümü, diğer albümlere göre daha fazla beklentiyle çıkıyordu. Zira o güne kadar üç tane bir numara single'a imza attıkları için yeni albümdeki potansiyel hitler merakla bekleniyordu. Ancak albüm tanıtım dönemi boyunca işler beklenildiği gibi gitmedi ve Mutya, ikinci single'ın yayınlanmasından kısa bir süre sonra gruptan ayrıldı. Yerine alınan Amelle ile albümü tekrar yayınlamak isteyen plak şirketi, süreci hızlandırmak için sadece birkaç şarkıyı tekrar kaydedip albümü yeniden yayınladı. Şimdi bu sansasyonel albümü ve yeniden kaydedilen şarkıları ayrı ayrı inceleyeceğim.

01 - Push The Button (10/10)
Albümün ilk single'ı yayınlandığı hafta İngilitere listelerinde bir numaraya ulaştı. İlk dinleyişte, "Hole In The Head"de olduğu gibi çok hareketli bir müzikle karşımıza çıkmadığı için alışması biraz zor olsa da birkaç dinleyişten sonra şarkı sizi kapıp içine çekiyor. Akılda kalıcı ötesi nakaratı, eşlik etme isteğinizi tavan yaptırıyor. Tam bir "İş atma" temalı sözlere sahip olan parça, hem hareketli yapısı hem de bu özelliği sayesinde hayranlar arasında çabucak sevilerek favori haline geldi. Şarkı, sade ama eğlenceli bir video klibe sahip. Şarkı albümün yeniden yayınlandığı dönemde Amelle ile tekrar kaydedilmese bile daha sonraki Greatest Hits toplamasında tekrar kaydedilmiş fakat o hali yayınlanmamıştır. Ancak 2012 Temmuzda Mutya'nın verdiği solo konser esnasında playback olarak Amelle versiyonu duyulmuştur bu da şarkının tekrar kaydedilmiş versiyonunun varlığını kanıtlamıştır.
02 - Gotta Be You (9/10)
Albümün ikinci şarkısı, aynı zamanda cover olma özelliğini taşıyor. Single olma potansiyeli nedeniyle midir bilinmez ancak bu şarkı albümün Amelle versiyonunda tekrar kaydedilerek yayınlandı. İki versiyon arasında bariz farklar bulunmakta. Keisha'nın şarkının sonunda söylediği kısımların çıkartılması aynı zamanda arkaplan müziğinde ufak tefek farklılıklar göze çarpıyor. Mutya'nın söylediği kısmın sözlerinde de değişiklik mevcut. Parça R&B havasında ilerlerken ritme kendinizi kaptırmamanız elde değil. Ancak şarkı yayınlanmadığı için albümde gizli kalmış cevherler arasına girdi.
03 - Follow Me Home (10/10)
Albümün dördüncü ve son single'ı olarak yayınlanan şarkı, maalesef beklenen başarıyı göremedi. Yavaş tempoda, R&B havaları da barındıran parça, çok kişisel ve samimi sözler içeriyor. Mutya'nın yazdığı ve söylediği kısmı yeni doğan kızıyla olan ilişkisinden esinlenmesi sonucu ortaya çıkmış. Bu yüzdendir ki şarkı Amelle ile tekrar kaydedilip, video klibinde Polonya'da soğuk savaş zamanı ajan olarak çalışan fahişeler canlandırıldığında Mutya deliye döndüğünü açıklamıştır. Son nakaratlardaki Keisha adlibleri yine vurucu etki yaratmış. Şarkının iç burkucu ve hüzünlü havası, eğer bir de şarkının sözleriyle bir bağ kurabiliyorsanız sizi ağlatabilir bile. 
04 - Joy Division (8/10)
Orta temposuyla "İyi vakit geçirme" şarkısı olarak tanımlayabilirim bunu. Keisha'nın vokalleriyle açılan parça, verse kısımlarında Mutya ve Heidi, middle-8 kısmında ise Keisha ile karşımıza çıkıyor. Nakaratta sadece Keisha'yı duyabiliyoruz. Verse kısımları biraz karanlık bir havaya sahip. Ancak nakarata çıkınca o mutlu havaya tekrar ulaşabiliyoruz. Middle-8 kısmındaki vocoderlı Keisha vokalleri ve melodisi sayesinde klasik bir middle-8 olmaktan çıkmış. 
05 - Red Dress (10/10)
Albümün üçüncü ve Amelle'in ilk single'ı olarak yayınlanan parçanın Mutya versiyonu biraz daha sönük kalıyor. Mutya, bir röportajda şarkıyı sevmediğini belirtmişti ve bu yüzden hayranlar Mutya'nın şarkıdaki vokallerinde bile ne kadar sıkıldığının belli olduğunu söylüyorlar. Yüksek tempolu ve hareketli şarkı, daha ilk dinleyişte kendine bağlıyor. İki nakarata sahip olması da ayrı bir özelliği. İki nakaratta da baskın olan Mutya sayesinde, Amelle de ilk single'ında öne çıkma imkanı yakalamış oldu. Amelle versiyonundaki bariz farklar, Keisha'nın verselerinin tekrar kaydedilmiş olması ve şarkının altyapısında yapılan ufak değişiklikler olarak karşımıza çıkıyor. Amelle'in "cooler" telaffuzu her ne kadar beğenilmese de, şarkının bu versiyonunun daha iyi olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle akustik performansını da dinlemelisiniz.
06 - Ugly (10/10)
Albümün ikinci ve Mutya'nın gruptan ayrılmadan önceki son single'ı, orta tempolu bir şarkı olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların dış görünüşleriyle yargılanması konusunu irdeliyen şarkının sözleri arasında geçen "Taller In More Ways" cümlesi aynı zamanda albümün ismi de olmuş. Heidi'nin middle-8 kısmı yine insanı derinden etkileyici bir tınıya sahip. Christina Aguilera'nın "Beautiful" şarkısıyla kıyaslanabilecek kıvamda olmasına rağmen o kadar büyük bir patlama yaratamamıştır. Mutya'nın single promosyonunun ortasında gruptan ayrılması nedeniyle devam eden promosyonlarda canlı performanslarda son nakarattaki adlibler yeni üye Amelle'e kalmıştır ancak bu durumu lehine çeviren Amelle iyi bir iş çıkartmıştır.
07 - It Ain't Easy (6/10)
Agresif tonlarda başlayan şarkı, hep bu karmaşık havayla devam ediyor. Keisha'nın şarkıdaki baskınlığı fark ediliyor. Heidi'nin kısmı geldiğinde ise parça birkaç saniyeliğine başka bir şarkıya dönüşüyor adeta. O kızgın gitar vuruşları gidip yerine Round Round'da olduğu gibi daha sakin bir hava geliyor. Buna rağmen şarkının öne çıkan bir yanı yok. Nakarat çok sıradan ve fazlaca tekrarlanıyor. Filler olarak görülse de turnede canlı olarak seslendirilen albüm parçalarından biri.
08 - Bruised (6/10)
Albümün orta tonlarındaki şarkılarından. Sakin havası şarkıya hemen alışmanızı sağlıyor. Ancak şarkı yine de bir şaheser gibi değil. Birkaç kez üst üste dinlenilecek bir parça değil. Heidi'nin middle-8 kısmı yine fark yaratmış ve şarkının durgun ve sıkıcı olabilecek havasını iyi dağıtıyor. Filler sayılabilir bu yüzden çok fazla dinlediğimi söyleyemem.
09 - Obsession (9/10)
Şarkı aslında 1984 yılında Animotion grubunun ünlü ettiği bir parça. Sugababes bu coverda iyi iş çıkarmış. Şarkının 80'ler havasını modernleştirerek gayet eğlenceli bir parça ortaya çıkarmışlar. Vokaller havaya uygun olarak çok abartılmamış. Albümün sonlarına gelinirken orta tempolu şarkılar arasında havayı koruyabilmek adına iyi bir seçim olmuş. 
10 - Ace Reject (8/10)
Mutya'nın uzun verse'i ile başlıyor şarkı. Köprüden sonra nakarata geçemeden Keisha şarkıyı devralıyor. Nakaratta gayet baskın olarak duyuyoruz Keisha'yı. İlişkiler sırasında partnerler arasında yaşanan olaylardan bahseden parça, Heidi'nin tiz vokallerinden sonra tekrar Keisha ile devam ediyor. Akılda kalıcı nakaratı ile hayranlar arasında favori olan parça, single olabilecek değerde.
11 - Better (6/10)
Albümün sadece İngiltere baskısında bulunan bu şarkı, o kadar da özel bir parça değil. Orta tempolu başlayan şarkının sadece nakarattaki "Uuu-uu-u" vokalleri akılda kalıyor. Onun dışında kızların vokalleri sıradan ancak Heidi'nin middle-8 kısmı şarkıya biraz karakter katmayı başarmış. Bu şarkıyla bir bağ kuramıyorum. "02:58"deki Keisha'nın "Uuu-uu-u" adlibi bana Beyoncé'nin konserde hayranına söylettiği kısmı hatırlatıyor her seferinde.
12 - 2 Hearts (7/10)
Albümün ilk versiyonunun kapanış şarkısı. Heidi'nin verseleri ile başlayan parça nakarata geldiğinde arkaplandaki zenginlik ile dikkat çekiyor. Ajda Pekkan'ın "Üç Kalp" parçasındaki fazladan kişiyi çıkartın, sözler hazır. Orkestral müziği ile albümde single olmadığı halde öne çıkan parçalardan. Aradaki enstrümental kısım şarkıyı adeta yükseltiyor. Kapanışı da aynı şekilde orkestral olmuş.
13 - Now You're Gone (9/10)
Albümün Amelle versiyonu için yeni kaydedilen bu orta tempolu şarkı, gidenin ardından hissedilenleri anlatıyor. Amelle'in ham vokalleri, nakarattaki Keisha hakimiyeti, şarkı boyunca hissedilen hüzünlü hava sizi tamamen parçaya bağlıyor. Heidi verse'leri ruhunun derinliklerinde hissederek söylüyor ve bu duyguyu size geçirebiliyor. Amelle, köprü kısmındaki cümle ve nakarattaki adliblerden başka bir yerde duyulmuyor. Keisha'nın nakaratı tek başına söylediği kısım ise tüyler ürpertici. Artık grupta tek orjinal üye olarak kalan Keisha'nın duyduğu üzüntü var sanki şarkıda. Mükemmel bir kapanış şarkısı olmuş aynı zamanda.

Albüm Mutya gruptayken gayet iyi satış rakamlarına ulaşmıştı ki Mutya gruptan ayrıldı. Amelle ile yeniden yayınlanan versiyon birçok hayran tarafından "gereksiz" bulunmasına rağmen en azından üç şarkının Amelle versiyonunu ve bir adet yeni şarkıyı kazandırmıştı bize. Yeniden kayıt dönemi aceleye getirilmeseydi bu sefer de albümü tekrar yayınlamak için çok geç olabilirdi. Bu yüzden kızlar bu albüm dönemini hızlıca kapatarak yeni bir sayfa açmak için Greatest Hits dönemine giriş yaptılar.

(8/10)

15 Eylül 2012 Cumartesi

Sugababes - Three


Kızlar, "Three" ismini verdikleri üçüncü albümleri ile çıtayı biraz daha yükseltmeyi planlıyorlardı. Bu yüzden Brian Higgins'in yanısıra Xenomania ile de birkaç şarkı yaptılar. İşte şimdi bu albümü inceleyeceğim.

01 - Hole In The Head (10/10)
Daha ilk dinleyişte sizi kapıp götüren bir havası var bu şarkının. Akılda kalıcı hatta akla kazınan şarkı diye buna denir kesinlikle. Altyapı içerisindeki gitar vuruşları şarkıya orjinal havasını veren öğe aslında. Nakarat öncesi kısım kafanızda bir sağa bir sola dolanıyor ve şarkı bittiğinde bile en çok hatırladığınız kısım burası oluyor. Video klibinde asi ve kötü kızlar olarak ortalığı dağıtan ancak asaletlerinden hiçbir şey kaybetmeyen oyuncular izliyoruz. Şarkının ileriki zamanlardaki canlı performanslarında stüdyo kaydında olmayan bir reggae kısmı bulunuyor. Albümün çıkış parçası olarak yayınlanan şarkı, ilk haftadan İngilitere listelerinde bir numara olmuştu.
02 - Whatever Makes You Happy (9/10)
Albüm yapım aşamasındayken albüm için her üyenin ayrı bir solo şarkı kaydetmesi planları vardı. Bu planlar süreç boyunca değişikliğe uğrayarak nihayetinde her üyenin "solo ağırlıklı" bir şarkı kaydetmesinin daha uygun olacağı kararlaştırıldı. İşte bu parça, planın bir meyvesi olarak karşımıza çıkıyor. Verse ve nakarat kısımlarında karşımıza sadece Keisha çıkıyor. Diğer üyeler sanki bir gerivokalist gibi arkaplanda kalmışlar. Şarkının yüksek tempolu ve akılda kalıcı yapısı sayesinde parçaya çabucak alışılıyor. Albüm tanıtım turnesinde şarkı listesinden çıkartılmayan tek solo ağırlıklı parça olma özelliğini de taşıyor.
03 - Caught In A Moment (7/10)
Albümün ilk ağır tempolu şarkısı aynı zamanda çok güzel bir videokliple dördüncü single olarak yayınlandı. Nakarattaki baskın Heidi vokalleri şarkının öne çıkan özelliklerinden. Mutya vokalleri en az ilk albümdeki gibi çocuksu bir havaya sahip. Son nakarat öncesi Keisha'nın seslendirdiği köprü kısmı ve nakarattaki adlibleri "Şarkı boyunca nerdeydin?" dedirtiyor insana. Yine de albümeki diğer single'lar kadar başarılı bir çalışma olduğunu söyleyemeyeceğim.
04 - Situation's Heavy (8/10)
Garip bir şekilde başlasa da sonradan düzene giren şarkıdaki aceleci vokaller tempoyu güzel bir şekilde oluşturuyor. Mutya'nın inip çıkan vokallerinin ardından gelen nakaratlarda sırasıyla Keisha, Heidi ve Mutya ana vokal olarak karşımıza çıkıyor. Böyle bir düzen nakaratlara ayrı bir hava katmış ve şarkı boyunca değişiklik tatlar alabiliyorsunuz. Şarkıya "Uuuu" vokallerinden daha çok düzgün bir köprü yakışabilirdi. Yine de albümün öne çıkan parçalarından.
05 - Million Different Ways (9/10)
Şarkı introsu ve nakaratlarda duyduğunuz "Shaway Balabala" vokallerini kafanıza takmazsanız şarkının özüne ulaşabilmeniz mümkün. Sözler şarkının iskeletini oluştururken büyük katkı sağlıyor çünkü hareketli bir şarkıdan böyle anlamlı sözler beklemek her zaman olası olmuyor. Keşke şarkıda dediği gibi geri sarma tuşuna basıp hayatı baştan yaşayabilsek diyor insan şarkıyı dinlerken. Heidi'nin köprü kısmı ise akıllara zarar. Evet middle-8 ustasısın dedik ama bu kadar mı olur? Biz seni gayet net duyabiliyoruz Heidi. Yine mükemmel bir şekilde Heidi imzası atılmış bir parça. Daha ne diyeyim? Ayrıca şarkının bitişi de bir hayli güzel olmuş.
06 - Twisted (6/10)
Şarkının çerez havası var. Daha çok ikinci albüme gidebilecek bir tarzda olması bu albümde sırıtmasına neden olmuş. Filler mı desem b-side material mı desem bilmiyorum ancak şarkıda eksik bir şeyler mevcut. Özensiz, cıvık bir prodüksiyon şarkının potansiyelini yok etmiş. Bu yüzden bonus track yapılmış olabilir. Neyse ki işkence uzun sürmüyor.
07 - We Could Have It All (6/10)
Karanlık bir havaya sahip parçanın altyapısı daha sade tutulmuş. Elektrogitar ve bateri şarkıya asi bir yön katıyor. Yine de diğer albüm parçaları gibi parlamıyor. Evet güzel birşeyler yakalanmış ancak eksik kalan kısımlar şarkıdan alınan tadın eksilmesine yol açmış. Vokaller sıradan, akılda kalıcı kısım nerdeyse yok. Şarkı bittiğinde sadece birkaç tıngırdama hatırlıyorsunuz hepsi bu.
08 - Conversation's Over (8/10)
Yine sözleriyle kasıp kavuran bir orta tempo şarkı. Geleneksel Sugababes kuralı bozulmamış ve Mutya ve Keisha kendi kısımlarını söyleyip middle-8'i Heidi'ye bırakmışlar. İplerin koptuğu yer yine köprü kısmı olmuş ve şarkı bu kısımdan sonra daha bir canlanıyor özellikle Mutya'nın adlibleri bo konuya çok katkı sağlamış. Destansı bitişi ise duyulmaya değer.
09 - In The Middle (10/10)
Tempoyu tekrar yükseltiyoruz. Bu kıpır kıpır şarkı albümün üçüncü single'ı olarak yayınlandı. Aynı zamanda canlı performansı, Sugababes şarkıları içerisindeki en ağır koreografilerden birini içermekteydi. Şarkının bazı remixlerinde Heidi'nin köprü kısmının albüm versiyonunda olmayan bölümünü duyabilirsiniz. Nakarattaki efektler şarkıya kişilik veren etmenlerden. Kesinlikle size kendinizi iyi hissetirecek tür parçalardan. 
10 - Too Lost In You (10/10)
Albümün ikinci single'ı olarak yayınlanan bu ağır tempolu parça, aslında  Patricia Kaas'ın "Quand j'ai peur de tout" adı parçasının bir coverı. Şarkı ağır bir biçimde ilerlerken bir o kadar da güçleniyor. Köprü kısmına gelindiğinde oluşan hava en az James Bond şarkıları kadar kasvetli bir yapıya ulaşıyor. Keisha'nın adlibleri şarkıyı bir basamak yukarı çıkarmakla kalmıyor aynı zamanda Mutyanınkiler ile birlikte akılda kalıcı unsur olarak rol oynuyor. Şarkının remixlenmiş bir versiyonu da "Love Actually" adlı filmde kullanılmıştır. Ucuz Atomic Kitten çakmaları gibi durdukları video klibi ise maalesef o kadar iyi değil.
11 - Nasty Ghetto (8/10)
Sizi alıp götüren bir girişi var. Kızlar bu şarkının kayıt aşamasında stüdyoya uzanıp biraz da kafaları çekmişler ve sonunda bu şarkı ortaya çıkmış. Nakaratı o kadar iyi olmasa da sırf arkaplanda tekrar edip duran kısım için bile dinlenebilir. Aynı zamanda karanlık yana da sahip bir parça. Yani hareketli olmasına rağmen eller havaya değil de daha karizmatik takılalım mesajı veriyor. 
12 - Buster (7/10)
Mutya vokalleri ile başlayan şarkı, yine karanlık bir atmosfere sahip. Arada duyulan opera söyleyen adam vokali biraz ürkütücü. Nakarattaki "No!" kısımları Missy Elliott yandaş vokalleri tarzında olmuş. Heidi'nin vokalleri çok az olmasına karşın kendi kısmını söyleme tarzı çok hoşuma gidiyor bu şarkıda. Keisha'nın konuşarak söylediği bir köprü kısmı mevcut. Bu özellikleri ile fazlasıyla dolu bir şarkı aslında. Canlı performansı da dinlenmeli. 
13 - Sometimes (9/10)
Başta bahsettiğim "solo ağırlıklı" parçalardan ikincisi Heidi'nin. Diğer kızlar gerivokallerde ayırt edilebilir biçimde söylemiş olsalar da, şarkı ağırlıklı olarak Heidi tarafından söyleniyor. İleride karşımıza çıkabilecek solo Heidi çalışmalarının nasıl olabileceği konusunda bir fikir ediniyorsunuz şarkı sayesinde. Heidi'nin asla eller havaya tarzı bir şarkı yapacağını sanmıyorum zaten canlı performanslarında playback yapmazsa nefessizlikten ölebilir. O yüzden bu şarkıda olduğu gibi diva tarzı şarkılarla karşımıza çıkar diye düşünüyorum. Köprü kısmında Keisha'yı duymamız şaşırtıcı aslında. Güçlü bir yapıya sahip şarkı Heidi vokalleri ile son buluyor.
14 - Maya (8/10)
Ölen kardeşi için yazdığı şarkı Mutya'nın solo ağırlıklı parçası olmuş. Altyapısı nerdeyse yok denecek kadar az öğeye sahip. Diğer kızlar sadece nakarat sonrası "Dadada" kısmında duyuluyor. Şarkının acıklı havası boğazınızda düğümlenen lokma gibi içinizi acıtıyor. Çok fazla söylenecek birşey yok.

Sugababes bu albümle kesinlikle pop piyasasına yeni bir hava getirdiler ve albümdeki parçalar ile uzun yıllar dinlenmelerini sağlayacak bir altyapı oluşturdular. Albüm, daha çok grubun ilk albümüne benzer bir sound içeriyor. Biraz karanlık, biraz asi bir yapıda. Ancak albümün Amerika macerası pek iyi gitmedi ve albümün Amerika versiyonu planlanmasına rağmen yayınlanmadı. Elimizde bir tek "Hole In The Head"in Amerika promosyonu için editlenmiş orjinalinde olmayan kısımlar içeren video klibi mevcut. Bütün single parçalarının isimlerinde "In" geçiyor olması da ilginç bir tesadüf. Albüm Sugababes'in en iyilerinden biri olmaya aday.

(8/10)