1 Mart 2013 Cuma

Lady Gaga - The Fame

Lady Gaga şu an dünyaca ünlü bir star haline gelmiş durumda ama onu bugünlere getiren neydi? Bence bu yolda çok önemli bir değere sahip olan ilk albümü, ardı ardına çıkardığı hit single'lar ile Gaga'nın başarısını sağlamlaştırdı. İşte o meşhur ilk albümü "The Fame"i yazıyorum.

01 - Just Dance (10/10)
Bu introyu bir kere duyduktan sonra unutmak mümkün mü? Meşhur "RedOne - Şarkıcı/Grup ismi" mottosunun tutmasını bu şarkıya borçlu olmalılar. Parçada Lady Gaga'ya Colby O'Donis eşlik etmekte ve bir verse seslendirmektedir ancak şarkının eski versiyonları arasında sadece Gaga'nın olduğu versiyon da bulunmaktadır. Şarkı altyapı olarak bir hayli zengin bunun yanında yapısal olarak da birçok öğe içermekte. Verse kısımlarıyla oluşturulan hareketli hava nakarata geçildiğinde adeta bir tamamlayıcı olarak işliyor. Sözler itibariyle ismi zaten herşeyi açıklıyor. Albümün çıkış parçası olarak seçilmesi promosyon anlamında da çok işe yarıyor ve parça birçok ülkenin listesinde bir numara oluyor. Middle-8 kısmında Gaga'nın tekrarladığı cümleler sağ ve sol kanaldan arada ufak bir gecikmeyle çalınmış ki bu gayet orjinal olmuş, ardından gelen kısa verse kısmı ise tatmin edici. Son nakarattaki adliblerde Gaga'nın vokal genişliğine de bir önizleme yapılmış. Her anlamda mükemmel bir çıkış parçası olduğunu söyleyebilirim.
02 - LoveGame (9/10)
Lady Gaga'nın vocoderlı vokalleri ile beraber şarkıya başlarken, ileride çok önemli bir tabir olacak "Disco Stick" tanımı bu şarkıda karşımıza çıkıyor. Bazı ülkelerde albümün üçüncü bazılarında ise dördüncü olarak yayınlanan parça, yine çok başarılı bir grafik çizdi. Tempo olarak biraz daha hızlı bir yapıya sahip. Nakarat olarak diğerleri kadar iddialı olmasa da şarkıyı bütün olarak düşündüğümüzde öne çıkıyor. Middle-8 kısmı bana göre şarkının en eğlenceli kısmı olmuş. Şarkının girişinde ve verse kısımlarında kullanılan cümle, son nakaratın da üzerine konulmuş. Klasikleşmiş Gaga şarkılarından biri oldu bu da.
03 - Paparazzi (10/10)
En sevdiğim Lady Gaga şarkısını sorarsanız hiç düşünmeden Paparazzi olduğunu söyleyebilirim. Barındırdığı karanlık ve bazen ürkütücü melodisi ile verseler aracılığıyla kanınızı donduran ancak nakaratta doruk noktasına ulaşan bir şarkıdan bahsediyorum. Lady Gaga'yı dinlemeye başladığımda bu parçanın video klibi yeni yayınlanmıştı. İlk duyduğum anda takıldığımı hâlâ hatırlıyorum. Parça albümden çıkan son single olarak değerlendirildi. Kısa film tadında, şahane bir video klibe sahip olan parça, 2009 VMA performansıyla da epeyce konuşuldu. Canlı performansları, kesinlikle akustikleriyle beraber izlenmeli. Sesinin canlı performanslarda da ne kadar iyi olduğunu gösterdiği ilk şarkılardan biridir bu Lady Gaga için. Ayrıca video klibinde giydiği marjinal kıyafetler sayesinde de hakkında konuşulmaya başlanmıştı.
04 - Poker Face (10/10)
Albümün ikinci single'ı, İngiltere başta olmak üzere yine birçok ülkede bir numara oldu. Hafif bir girişin ardından, "Ma-ma-ma-mah" heceleri erkek bir geri vokal tarafından seslendirilmiş olarak karşımıza çıkıyor. Ünlü Boney M grubunun "Ma Baker" şarkısındaki aynı kısımdan alınıp biraz yavaş haliyle sample olarak kullanılması çok akıllıca olmuş çünkü çok yakışmış. Nakaratta erkek geri vokali tekrar duyabiliyoruz ve Pa-pa-pa-poker face kısmı şarkı boyunca defalarca tekrar ediliyor. Özellikle sonlara doğru sadece bunu duyuyoruz. Aslında şarkının yapısal olarak uyumu burada ortaya çıkıyor. Çünkü bu durum hiç kulak tırmalayıcı gelmiyor hatta bşarkı bittiğinde tekrar dinleme hissi uyandırıyor. Middle-8 kısmı için konuşur gibi söylenen cümleler tercih etmiş Gaga. Özellikle akustik performanslarında "I'm marvellous" birçok kez tekrar ediliyor. En çok hatırlanan Lady Gaga imajına da bu şarkının video klibinde rastlamak mümkün.
05 - Eh, Eh (Nothing Else I Can Say) (10/10) 
Lady Gaga'nın orta veya yavaş tempolu bir şarkısını bu kadar sevebileceğimi düşünmezdim ta ki bu şarkıyı duyana kadar. Europop ve Ace Of Base sound'unda karşımıza çıkan parça, özellikle sözleriyle gayet vurucu. Şarkının yapımcısı olan Martin Kierszenbaum'un bir nevi imzası niteliğindeki Cherry Cherry, Boom Boom kelimeleri ilk kez bu şarkıda karşımıza çıkıyor. Amerikan-İtalyan karışımı temalı bir video klibi de mevcut. Gayet hafif, kulağı yormayan, eğlenceli ama aslında bir o kadar kalp kırıcı olabilecek bir parça. Albümdeki bazı parçalara göre oldukça kısa olduğu için siz ne olup bittiğini anlamadan bitiveriyor. Video klibindeki fiyonk şeklinde saç da yine Lady Gaga unutulmazları arasında yerini aldı.
06 - Beautiful, Dirty, Rich (9/10)
Ağır bir vocoder efekti altından şarkının adını birkaç kere tekrar ederek giriş yapıyor Gaga. Aynı tekrarları daha sonra nakaratta da duyuyor olacağız. Arkaplandaki drum machine ve arada basılan ara perde piyano notaları ile yine karanlık bir hava çizerek başlıyor parça. Tempo olarak oldukça hızlı bir yapıya sahip. Nakaratta hareketsiz kalmak neredeyse imkansız. Middle-8 kısmı albüm versiyonunda kısaltılmış olsa da yetersiz kalmıyor. Promosyonal bir single ve bir video klibe de sahip olan parça, albümün önemli yapıtaşlarından. Bu da bir önceki şarkı gibi kısa ve o yüzden hemen sona eriyor.
07 - The Fame (9/10)
Albüme adını veren parça ile karşı karşıyayız. Orta tempo üzerine kurulmuş. Cherry, Cherry, Boom Boom kelimelerini bu şarkının başında da duyuyoruz. Arkaplanda şarkı boyunca duyduğumuz elektrogitar akorları ve marakas sesleri, hoş bir hava yaratıyor. Şöhretin insan üzerindeki etkisinin anlatıldığı parça, akılda kalıcılık bakımından da hiç geride kalmıyor. Middle-8 kısmı ile birdenbire başka bir parçaya dönüşüyormuş gibi hissediyorum nedense. Maalesef ki çok kısa sürüyor bu bölüm. Favori kısmım ise kesinlikle son nakaratlardan önceki efektli vokalin "No, no, no, no" çıkışı. Şarkının 2005 yılına ait ve son halinden epey bir farklı bir demosu da bulunuyor.
08 - Money Honey (6/10)
Nedense çok fazla alışamadığım Lady Gaga parçalarından. Bu şarkıda sesi normalden biraz daha farklı duyuluyor. Bridge kısmında yine yarım perdeler kullanılarak hoş bir sound yaratılmaya çalışılmış. Şarkının yapımcıları arasında RedOne da yeralıyor. Tahmin edeceğiniz üzere şarkı tamamen para üzerine. Favori kısmım para kelimesini hecelediği ve sonrasında söylediği kelimeler olsa gerek. Bu şarkı bana diğer şarkılardan daha fazla gürültülü geliyor. Belki de çok ısınamamam bu sebeple olabilir. 
09 - Starstruck (6/10)
Şarkı başladığı andan itibaren Lady Gaga mı dinliyorum yoksa Ke$ha mı diye düşünmeden edemiyorum. Autotune'un köküne kadar kullanıldığı bu orta tempolu parça benim için pek birşey ifade etmiyor. Middle-8 kısmındaki Flo Rida rap'inin şarkıya çok değer kattığını söyleyemem. Birşeyler eksik olmalı bu parçada çünkü böyle bir havaya girememiş durumda hissediyorum kendimi bu şarkıyı dinlerken.
10 - Boys Boys Boys (7/10)
Yok, meşhur Sabrina şarkısının cover'ı değil bu parça. 80'ler sounduna ait derin davullar ve arkaplan efektleri ile beraber yine karanlık havada söylenen vokaller ile beraber neşeli, eşlik edilebilir nakarata geçiş yapılıyor. Middle-8 kısmında konuşma vokallerine benzer vokallerle söylenmiş cümleler karşımıza çıkıyor. Paparazzi'de sonra single olarak yayınlanması düşünülen ama sonradan iptal edilen parça, albüm içerisinde keşfedilmeyi beklemek zorunda kalmış. "Fena Değil" olarak kategorize edilebilecek türden bir parça.
11 - Paper Gangsta (9/10)
Piyano ile başlayan parça daha sonra derinden gelen vuruşlarla biraz daha zenginleşiyor. Yine autotune efektli Gaga vokalleri duyuyoruz ancak bu sefer rahatsız edici değil çünkü abartılmamış. Sözleriyle tam anlamıyla atarlanan bir Lady Gaga karşımıza çıkıyor. İstediği erkek modelinin lafta değil gerçekte sahip olması gereken özellikleri bir bir sıralıyor. Nakarat melodisi çok akılda kalıcı. Middle-8 kısmında erkek vokalin bağırışlarını duyuyoruz. Gaga, canlı performanslarında da autotune ile söylüyor şarkıyı. Orta tempo olup da sevdiğim birkaç Lady Gaga parçasından birisi.
12 - Brown Eyes (7/10)
Albümün en ağır tempolu şarkısı, buna rağmen dinlerken sıkılmıyorsunuz. Üzücü bir aşk parçası olmasının yanında arkaplanda kullanılan enstrümanlardan piyano ve elektrogitar şarkının kimliğini önplana çıkarmış. Nakarattaki samimi sözler tamamen hissedilerek söyleniyor. Yazım aşamasında piyano başında ağlarken gece 3te şarkıyı bitirdiğini söylüyor Lady Gaga. Jonathan Ross performansını kesinlikle izlemelisiniz.
13 - I Like It Rough (9/10)
Bonus parça olarak düşünülen ancak sonradan albüme dahil edilen şarkı iyi ki de albüme konulmuş diyorum. Şarkı yapısal olarak yine zengin bir altyapıya sahip. Akıcı verse kısımları ardından gelen nakarat sade ancak yeterli durumda. İkinci nakarattan itibaren duymaya başladığımız adlibler tam yerinde olmuş ve şarkının eksik kısmını tamamlamış. Middle-8 kısmı ise parçanın en eğlenceli bölümü. Tekerleme söyler gibi sözler bir anda sizi neşelendiriyor. Çok fazla bilinmeyen Gaga parçaları arasında en iyilerinden biri.
14 - Summerboy (7/10)
Albümün kapanış parçası, kısaca yaz aşklarını anlatıyor diyebilirim. Hafif bir müzik üzerine kurulu parça, temiz vokaller ile süslenmiş. Nakarat olarak sıkmayan bir yapıya sahip. Lady Gaga'nın müzik yapmaya başladığı ilk dönemlerden kalma bu parça da. Bu albümdeki aşırı işlenmemiş havaya katkıda bulunan parçalardan birisi. Aslında albümün geneline bakıldığında ağır elektronik altyapıya sahip olmayan parçalar genelde bu parça gibi hafif altyapı ile birleştirilmiş. Bu yönden bakınca bu parçalar da albümde dengeyi sağlıyor diyebilirim.

Albüm baştan sona incelendiğinde aslında Lady Gaga diyince aklımıza ilk gelen parçaların çoğu bu albümde yer alıyor. Çıkış albümü olması dolayısıyla bu içeriğe göre başarılı olmaması da zaten düşünülemezdi. Müzik hayatının ilk yıllarındaki soundu bu albümdeki parçalar üzerinde çok etkili olmuş. Devamında gelen albümlerle de Lady Gaga başarılı olduğunu kanıtladı.

(8/10)

28 Ocak 2013 Pazartesi

Christina Aguilera - Lotus

Christina Aguilera'yı herkes ilk çıkışından itibaren hatırlayacaktır. "Genie In A Bottle" şarkısı ile çıktığında Britney'e rakip gösteriliyordu. Daha sonraları güçlü sesiyle Britney'in bir adım ötesine geçse de son dönemlerde çok da başarılı işlere imza attığı söylenemez. Yakın zamanda haftalarca bir numara olan "Moves Like Jagger"da konuk olduğu kısım olmasa, insanlar senelerdir ortadan kaybolduğunu düşünebilirdi. Son albümü "Bionic" istenen başarıyı elde edemeyince bu sefer gözler yeni albüme odaklanmıştı. Acaba albüm nasıl? Christina'nın bir albümünü ilk kez baştan sona dinleyip bu yorumları yazdım.

01 - Lotus Intro (7/10)
Intro demesine rağmen bildiğimiz ayrı bir şarkı gibi olmuş bu giriş. Harmonili birkaç vokal ile başlıyor parça. Ardından duyduğumuz Christina vokali baya efektli olmuş. Hatta öyle bir efekt ki ilk dinlediğimde vokali tanıyamamıştım. Orta tempodaki şarkıda albüme adını veren Lotus geçiyor. Şarkının sonunda Christina'nın konuştuğu kısım ardından parça sona eriyor. Gizemli, deneysel bir havası var. Intro olarak başarılı bir seçim olmuş bence.
02 - Army Of Me (9/10)
Tersten çalınan efekt gibi başlayan parça, vokal ile arkaplanda tempolu bir hava ile devam ediyor. Xtina'nın sesi bu sefer tam anlamıyla karşımızda. Nakaratı ile çoğu hayran tarafından "Fighter"ı andırdığı söylense de, daha pozitif ve modern bir havası var bence. Her bir şahsının farklı özelliklerde olduğunu anlatıyor şarkıcı. Birkaç dinlemede şarkı sizi kendine alıştırıp içine çekiyor. Son nakaratlardaki "çığlık" adlibleri ile sevdiğimiz Xtina yine bizimle.
03 - Red Hot Kinda Love (8/10)
Şarkı başladığında "Yoksa araya Sugababes parçası mı karıştı?" diye düşünmedim değil. Bridge'deki Uu-uuu-u-uuu kısmını neye benzeteceğimi söylemek istemiyorum, eski yazılarımda bu detayı bulabilirsiniz. Oldukça hızlı, zengin altyapılı bu parçada Xtina'nın geri vokalleri ve konuştuğu adlibler kesinlikle öne çıkan kısımlardan. Neşeli müziği ile size enerji katıyor. Sonundaki "No, no, no" bölümü ise favorim.
04 - Make The World Move (9/10)
Garip vokallerle başlayan şarkı, daha sonra CeeLo çıkışlı korna efekti ile devam ediyor. Xtina'nın derinden gelen vokali ile havaya giriyor parça. Nakarat sırasında yükseliyor ve doruk noktasında konuk şarkıcı CeeLo Green devreye giriyor. Derken tekrar korna efektini duyuyoruz. CeeLo aslında parçaya sonradan ilave edilmiş. Xtina'nın The Voice'den jüri arkadaşı, beraber bir şarkı yapmak isterken kendini bu parçaya entegre edilmiş olarak bulmuş. Middle-8 kısmındaki nostaljik teneke efekti çok hoş duruyor. Son nakaratlarda Xtina yine coşuyor. Yalnız eğer canlı performansını izlemek isterseniz, son kısma gelmeden videoyu kapattığınıza emin olun. Pişman olmayacaksınız.
05 - Your Body (10/10)
Albüm çıkmadan önce hayranlar bu parçayı defalarca dinleyerek sabırsızlıklarını gidermeye çalışıyorlardı. Albüm için mükemmel bir çıkış parçası olduğunu söyleyebilirim. İzlemesi eğlenceli bir video klibe de sahip. Ancak gelin görün ki şarkının şaka gibi bir canlı performansı dışında hiçbir tv programında bir performansı bulunmuyor. Bu nedenledir ki single, resmen gümledi. Şarkının ilk çıkan versiyonunda, nakarattaki love'ın yerinde fuck vardı ancak daha sonraki yani yayınlanan versiyonunda bu kısım değiştirildi. Middle 8 kısmında Xtina, Starbucksta adını soran görevliye vereceği cevabı tekrar edip duruyor ancak güzel bir bölüm olmuş bence. Hareketli ve güncel sounduna rağmen video klipteki o bilgisayarı müzeden mi aldılar o kısmını anlayamadım. Nakaratı daha ilk dinlemeden akılda kalıyor. Adlibsiz ve çığlıksız bir Xtina düşünülemez bu nedenle son nakaratlarda bu anlamdaki eksikler giderilmiş. Her yönüyle "olmuş" bir şarkı.
06 - Let There Be Love (10/10)
Girişinde bir "Get Together" veya "Till The World Ends" havası alınsa da şarkı ilerledikçe bir kimlik kazanıyor. Özellikle köprü kısmındaki Ah-Uuuuu-uu kısmı sizi nakarata hazırlıyor. Nakaratta ise kopmak garanti. Bu nasıl bir şarkıdır böyle Xtina? Eller havaya ötesi, coşturucu, dans ettirici, heyecanlandırıcı bir potansiyele sahip. The Voice yarışmasında şarkıyı takımından iki kişiyle beraber seslendirdiği versiyonu, şarkının canlı performanslarında da ne kadar yüksek bir atmosfere sahip olabileceğini gösteriyor. Şarkının kesinlikle single olarak yayınlanması gerekiyor. Ayrıca bu tarz şarkılar yapabilmek için illa David Guetta ile çalışmak gerekmediğini görmüş oluyoruz.
07 - Sing For Me (6/10)
Ürkütücü girişinin ardından piyano ve vokal duyuyoruz. Yavaş tempolu, bol çığlıklı ancak filler olmaktan öteye geçemeyecek bir parça. Middle 8 kısmında şarkı bir ton yükselmeden önce, bittiğini düşünebilirsiniz ama hayır biraz daha dayanmanız gerekecek. Tek hoşuma giden arkaplandaki davul makinesi efekti ve belki son kısımdaki adlibler.
08 - Blank Page (7/10)
Yine piyano ve vokalden oluşan bir parça ancak ses daha efektsiz, canlı performans havasında geliyor. Parçanın Sia imzalı olduğunu da söylemeliyim. Sia'yı hatırlayamadıysanız, Titanium veya She Wolf parçalarına bakabilirsiniz. Kendisi aynı zamanda Diamonds'ı da yazmıştı. Kendi sesinden bir demosu da bulunuyor. Nakaratı birkaç dinleyişten sonra benimsiyorsunuz. Sözleri ise başarılı olmuş. Blank page derken çifte vokal, derinliği arttırmış. Parça aynı tempoda devam edip sona eriyor.
09 - Cease Fire (6/10)
Korku filmi sahnesi gibi başlayıp daha sonra yamyam davulları ve mütemadiyen devam eden Yeah, yeah, yeah vokalleri karşımıza çıkıyor. Orta tempoda olmasına rağmen çok gürültülü olduğunu söyleyebilirim. Geri vokallerle güçlendirilmiş bölümler biraz rahatsız edici hale geliyor. Ayrıca bahsettiğim davullar nakarat dışında hiç durmuyor. Middle 8 kısmında arkaplanda biri salıncakta sallanıyormuş gibi bir efekt kullanmışlar. Şarkının rahatsız edici olmayan tek bölümü orası bence. Afrika kabile müziği havası nedeniyle dinlenebilirliği büyük ölçüde olumsuz etkilenmiş.
10 - Around The World (9/10)
Çok iddialı bir giriş olunca insan beklenti içine giriyor. Sert davullar ve agresif vokaller şarkının havasını çok güzel tamamlıyor. Nakaratta ise bütün bunların hepsi doruk noktasına ulaşmış. İkinci verse kısımda Christina'yı tekrar Fransızca konuşurken duyuyoruz ki gayet de hoş olmuş. Tam bir gaz şarkısı aslında. Middle 8 kısmında arkaplanı biraz hafifletmişler ancak sonradan şarkının özü geri dönüyor. Gereğinden fazla doldurulmuş kısımların da bulunmaması da şarkının artı özelliği.
11 - Circles (10/10)
Albümdeki favori şarkımın bu olduğunu hiç düşünmeden söyleyebilirim. Daha fazla puanlayabilme imkanım çekinmeden verirdim. Başlangıcındaki müzik ve kaygısız vokaller, albüm geneline göre pek rastlanılan kısımlar değil. Nakarata gelene kadar arkaplanda aşırı fazla bir üretim göremiyoruz. Zaten aslında bu sade hava şarkının sözlerinin daha da öne çıkmasını sağlamış. Amacıyla da çok iyi uyuşmuş. Chistina'nın haterları için "Fuck Off" şarkısı olduğunu söyleyebilirim. Nakarattaki vokallerdeki aşırı vocoder efekti, şarkının asi havasını bir üst basamağa taşımış. Arada küfürlü sözler duyup dikkat etmemiş olabilirsiniz ancak şarkının sonundaki küfür özellikle farkedilsin diye konulmuş. Her yönüyle başarılı bir parça ve kesinlikle bir filler değil.
12 - Best Of Me (7/10)
Christina vokali ve enstrüman kombinasyonunda bu sefer vokal ve gitar duyuyoruz. Nakaratta biraz daha doluyor parça. Vokaldeki samimi hava dikkat çekiyor. İkinci nakarata doğru izci bandosu da şarkıya dahil oluyor. Nakaratta adliblerle öne çıkıp parlayan bir Xtina görüyoruz. Middle 8 kısmında ise hafif gitar eşliğinde güçlü sesi tekrar bizlerle. Konuşma kısmının ardından akılda kalıcı nakarat, şarkıyı son bir kez yükseltiyor. Derken şarkı tekrar başlamış gibi o zengin hava birden kaybolup parça sona eriyor.
13 - Just A Fool (8/10)
Albümün sözde ikinci single'ı olmasına rağmen hâlâ bir video klip görememiş olmamız üzücü. Bu parçada da Xtina'ya yine The Voice'den jüri arkadaşı Blake Shelton eşlik ediyor. Bu sefer konuğun kısmı daha uzun tutulmuş. Nakaratta bağırıp çırpınan vokali hiç fazla kaçmamış. Ancak canlı performansında aynı havayı sağlayamamış olması bir sorun olduğunu düşündürüyor. Blake'in sesi de şarkıda absürd olmamış. Aşırı uyumlu olduklarını söyleyemem ancak yine de parça, altyapısı ve sözleri sayesinde kurtarıyor. Nakarat, şarkının kesinlikle en güçlü bölümü.
14 - Light Up The Sky (7/10)
Piyano-vokal kombinasyonunda olmasında rağmen bayık-yavaş havada değil de daha pozitif başlıyor. Nakarata girince zaten bambaşka bir parçaya dönüşüyor. Gürültülü bir arkaplan ile beraber yine tabakalı vokaller duyuyoruz. Ara kısımlarda şarkı eski havasına geri dönüyor. Tünelde yuvarlanan plastik bidon ve vurularak çalınan bidon efektleri farklı olmuş. Yine de tüm bunlara rağmen parça kendini bir adım öteye çıkartmak için gerekli özelliklere sahip değil. Ne iyi ne kötü diyebilirim.
15 - Empty Words (7/10)
Piyano ile beraber bir davul efekti mevcut bu sefer. Vokaldeki agresif hava yok. Nakaratta vokal güçleniyor ancak rahatsız edici değil. Orta tempoda devam eden parça, middle 8 kısmında tüm arkaplanı susturarak, dinlemesi çok zevkli yumuşak bir vokal ve hafif bir piyano ile bir süre devam ediyor. Nakarattaki karmaşık hava parçanın en güçlü kısmı aslında. Bitişe yakın gerivokaller ile nkaratın bir kısmı söyleniyor ve şarkı sona eriyor.
16 - Shut Up (8/10)
Albümün eğlenceli şarkılarından biri daha. Garip bir korna efekti ile Xtina, umursamaz vokali ile şarkıya giriyor. Verse kısımlarındaki küfürler sessiz sansüre uğramışken nakaratta bip sesi duymamız için özellikle yapılmış. Nakaratta Xtina'nın sesinden daha çok erkeklerden oluşan bir koro duyuluyor. Bu da üstüne üstlük şarkı albümün sonunda yer alınca acaba sözler Xtina'ya mı söyleniyor diye düşündürüyor. Şaka bir yana, güzel bir "Feel Good Time" parçası olarak sayılabilir.

Albüm geneline bakarsak öne çıkan parçalar çoğunlukla hareketli olanlar diyebilirim. Christina albüm promosyonu için çok yanlış bir yol izlediğinden, albüm neredeyse gümlemek üzere. Normalde yapılması gereken yayınlanan her single'ın ardından birkaç televizyon programında sergilenecek canlı performans olmalı. Ancak Christina nedense çıktığı programlarda potpori yapmaktan veya canlı söylemeye çalışırken detone olmaktan başka birşey yapamıyor. Greatest Hits promosyonu yapıyor olsa anlayacağım ancak öyle bir durum da yok. Olan albüme oluyor hepsi bu. Potansiyeli olan şarkıların hayran kitlesi dışında da farkedilebilmesi dileğiyle.
(8/10)

28 Aralık 2012 Cuma

Kelly Clarkson - Breakaway

Bu yazımda 2002 American Idol'ü kazanarak meşhur olan ve daha sonra çıkardığı albümlerle çok daha geniş bir kitleye ulaşan Kelly Clarkson'ın ikinci albümü Breakaway'i inceleyeceğim. Çok yakın bir arkadaşım, Kelly'i çok sevdiği için bu albümü yazmamı istedi. Zaten artık önceden hiç dinlemediğim albümleri de bir süredir yazdığım için bu durum bana da yeni tecrübeler kazandırıyor.

01 - Breakaway (8/10)
Albümün açılış parçası aynı zamanda ilk single olarak seçilmiş. Orta tempolu, orta sertlikte ve sakin vokalli bir şarkı olduğunu söyleyebilirim. Da-ra-ran-da-da vokalleri şarkının melodisi ile uyumlu bir başlangıç yapıyor, verse kısımları gayet sakin giderken nakaratta altyapı biraz zenginleşiyor. Kelly'nin sesinin çiftler halinde geldiği nakarattaki hızlı geçiş kısmı favorim. "The Princess Diaries 2: Royal Engagement" adlı filmin soundtrackinde kullanılan şarkının vdeo klibinde aynı zamanda filmden de sahneler yer alıyor. Ayrıca klipte Kelly'ş meşhur Lost uçağında da görebiliyoruz. Parçanın yazarları arasında Avril Lavigne de bulunuyor.
02 - Since U Been Gone (10/10)
İlk şarkıya göre biraz daha hızlı bir tempolu olan parça, Kelly'nin pes vokalleri ile başlıyor. Arkaplandaki hafif gitar vuruşları ve efekt ile oluşan altyapı nakarata gelindiğinde tam anlamıyla coşuyor. Bence şarkının en başarılı kısmı bu olmuş. Nakarat ise bir o kadar akılda kalıcı aslında. Sevgilisinin onu terk etmesiyle birlikte ne kadar mutlu olduğunu anlattığı parçanın klibinde Funda Arar'ın "Aşksız Kal" klip konsepti uygulanmış. Eski erkek arkadaşının evine girip herşeyi darmadağan edip kullanılamaz hale getiren Kelly, çocuk yeni sevgilisiyle eve gelmeden hemen önce çıkıp gidiyor. Ara geçişlerde Kelly'i sahnede şarkıyı olabildiğince hissederek söylediğini görüyoruz. Albümün en iddialı parçalarından, zaten ikinci single olarak yayınlanması da bunun göstergesi. 
03 - Behind These Hazel Eyes (10/10)
Albümün üçüncü şarkısı aynı zamanda üçüncü single olarak yayınlandı. Klibinde kaçak gelin'i canlandıran Kelly iyi bir performans gösteriyor. Avril Lavigne şarkıları gibi başlıyor. Şarkı boyunca devam eden çifte vokalin nakarattaki çıkışları en hoşuma giden kısmı, hatta "cried" diye bağırdığı bölüm şahane. Yine orta tempolu bir şarkı ile karşımıza çıkmış Kelly. Nakarata girmeden kullanılan mikrofon efektini çok sevdim. Kelly, kendisiyle ilgilenmediğini düşündüğü için erkek arkadaşını suçluyor. Middle-8 kısmında altyapı biraz sertleşiyor ancak nakarat tekrar başladığında adliblerle beraber sizi alıp götürüyor. Başarılı bir şarkı daha.
04 - Because Of You (10/10)
Kelly'nin en çok bildiğin şarkısı hangisi diye sorsalar Because Of You derdim herhalde. Çünkü bu parçayı heryerde duyduğumu hatırlıyorum. Klibinde dağılmakta olan bir ailenin süreçlerini anlatıyor Kelly. Şarkı, orta temposu ve sakin yapısı sayesinde ruhunuza dokunuyor adeta. Albümden çıkan dördüncü single olmuş parça.  Altyapıda kullanılan piyano bu parçanın öne çıkan ayrıntılarından. Nakaratın bir güzelliği de, akılda kalıcı olmasının yanısıra, o duygusal havayı size hissettirebilecek yapıda olması. Son nakaratta şarkı yarım perde yukarı çıkarak daha da doyurucu hale geliyor. Kelly'nin çığlıkları arasında şarkı yavaşta sona eriyor.
05 - Gone (8/10)
Hızlıca giriş yapıyor şarkı. Agresif bir melodi, vokallerdeki hışım hemen fark ediliyor. Nakarata gelindiğinde ise şarkı biraz yumuşuyor. Middle-8 kısmı çok eğlenceli. Hatta bu kısımda bir süreliğine R&B öğeleri duymak mümkün oluyor. Son nakarattaki adlibler ile yine coşmuş Kelly. 
06 - Addicted (9/10)
Şarkının yazarları arasında bulunan David Hodges ve Ben Moody sayesinde ortaya çıktığını düşündüğüm Evanescence etkisi bu şarkıda çok fazla hissediliyor. Yavaş tempolu parça, Kelly'nin sade vokalleri ile başlıyor. Altyapıya şarkı ilerledikçe eklenen öğeler sayesinde, süre geçtikçe neler oluyor diyorsunuz. Nakarat ile başlayan bateri ve geri vokaller, özellikle de tiz vokaller şarkının vurucu kısımlarından. Kelly'nin sesi bu şarkıda biraz daha farklı çıkmış sanki. Albümdeki yavaş parçalar arasında öne çıkıyor.
07 - Where Is Your Heart (7/10)
Piyano ağırlıklı başlayıp, yaylılar ile zenginleşen şarkıda çok sert davullar yok. Ağır temposu ile uyumlu vokaller şarkıdaki o dinginlik atmosferini sağlıyor. Parça aynı zamanda Kanadalı şarkıcı Chantal Kreviazuk imzalı.
08 - Walk Away (9/10)
Kreviazuk'un yazarları arasında olduğu ikinci parça, albümün aynı zamanda beşinci ve son single'ı olarak yayınlanmış. Klibinde Kelly'nin yanısıra, farklı mekanlarda şarkıya eşlik eden insanlar görüyoruz. Diğer single'lara göre daha hafif bir havada olan parça, hızlı temposu ve eğlenceli yapısı ile hemen akıllarda yer ediniyor. Kendinizi iyi hissetmek istiyorsanız bu şarkıyı dinleyebilirsiniz. Kelly, klibindeki görüntüsü için de benden artı puan alıyor.
09 - You Found Me (6/10)
Verse kısımları ile bana Şebnem Ferah şarkılarını anımsatıyor bu parça. Nakaratında yakaladığı hava, çok fazla farklı gelmedi bana. Diğer parçalardaki öğelerin eksikliğinden midir veya şarkıya alışamamış olduğumdan mıdır bilmiyorum pek ısınamadım. Tek ilginç kısmı middle-8 kısmında akustik gitar tarzı bir enstrümanı duyuyor olmam. 
10 - I Hate Myself For Losing You (6/10)
Bu nasıl bir parçadır böyle. Giriş kısmı ile ilginizi direk çekiyor. Ancak devamında gelen nakarat ile yine ilginizi kaybedebiliyorsunuz. Hah-hah nefesli geri vokalleri nakaratta öne çıkan kısımlardan. Middle-8 kısmında Kelly yine bir vokal krizine giriyor. Ses var, kullanıyor. Ancak parça muhteşem değil.
11 - Hear Me (8/10)
Nedense bu şarkıyı da Amy Lee kolaylıkla söyleyebilir gibi hissediyorum. Yapımcıları arasında eski Evanscence üyeleri bulunmasa da o şarkılara yakın bir hava var. Nakaratı çok başarılı. Sert sound geri dönmüş. Sonlara doğru tekrarlanan "Hear me" vokalleri şarkının doruk noktalarından. 
12 - Beautiful Disaster (Live) (6/10)
Aslında Kelly'nin ilk albümde yer alan bu parça, albümün sonuna canlı versiyon şeklinde eklenmiş. Piyano ağırlıklı bir parça daha. Kelly'nin sesinin kuvvetini bu performansta duyabiliyoruz. Yavaş tempolu şarkı, albümü sonlandırmak için iyi bir seçim olmuş. Yine de albümdeki diğer şarkılara göre düşündüğünüzde o kadar da iyi değil.

Kelly, bu albümde Avril Lavigne-Evanescence karışımı bir sound ile karşımıza çıkmış olsa da ona özgü birçok dokunuş yakalamış aslında. Albümden çıkan single'lar bugün Kelly'nin en çok bilinen singleları arasında. Genel olarak başarılı bir albüm olduğunu söyleyebilirim.

(8/10)

28 Kasım 2012 Çarşamba

Adam Lambert - For Your Entertainment

Çok sevdiğim bir arkadaşımın isteği üzerine Adam Lambert'in ilk albümünü inceleyeceğim. Bilmeyenler için, Adam'ı ilk olarak American Idol adlı yarışmanın 8. sezonunda tanımıştık. Yarışmayı ikinci olarak tamamlamasına rağmen, birinciden çok daha meşhur olduğunu söyleyebilirim. Zaten son senelerde birincilerden çok, yarışmalarda ünlü olma potansiyeli olan ve bunu kendi aleyhine çevirebilenler konuşuluyor. (Bkz. One Direction) Albüm şarkılarının neredeyse tamamını önceden hiç dinlemediğim için, yazıyı yazana kadar en az birkaç kez dinlemeye çalıştım ki değerlendirmemde sonradan değiştirmek isteyebileceğim yerler olmasın. 

01 - Music Again (8/10)
Başlangıcında "Welcome!" tarzı bir uzay üssü karşılama sesi beklediğimi söyleyebilirim. Ardından başlayan tempolu müzik ve Queenvari geri vokal ayarlamaları ile hoş bir giriş yapılıyor şarkıya. Verse kısımlarındaki hafif puslu hava nakaratla beraber dağılıyor. Kuvvetli bir nakarata sahip olan parçanın tavan noktası kesinlikle bana Mika - Take It Easy'yi hatırlatan tarzda vokal ile tize çıkıldığı an olmalı. Özellikle tizden sonraki elektrogitar kısmı kendine hayran bırakıyor. Köprü kısmında ise güzel bir elektrogitar solosu sizi bekliyor. Albüme başlarken gayet "iyi hissettiren" bir parça.
02 - For Your Entertainment (10/10)
Albümle aynı ismi taşıyan parça aynı zamanda albümün çıkış single'ı olarak yayınlanmış. Karanlık bir atmosferde dansçılar ve bir yılanla kamera karşısına geçmiş Adam. Hızlı bir tempo ile başlıyor şarkı. Melodi sizi kapıp götürürken, akılda kalıcı bir nakarat ile de aklınıza kazınmış oluyor. Şarkı aslında akustik olarak icra edilmeye de çok uygun geldi bana. Köprüden önceki nakaratta "For Your Entertainment" derken avaz avaz bağırdığı adlibden itibaren son nakaratlarda iyice tize çıkıyor. Vokal yeteneklerini sergilerken aynı zamanda başarılı bir şarkıya imza atmış Adam.
03 - Whataya Want From Me (10/10)
Adam Lambert'in versiyonunun daha önce çıkmış olmasına rağmen bu şarkıyı ilk P!nk'den dinlemiştim. Ancak ikisi arasında altyapı olarak nerdeyse hiç fark olmadığı için, birini diğerinden daha fazla beğendiğimi söyleyemem. P!nk, Funhouse albümü için kaydettiği şarkıyı albüme almayıp Adam'a vermiş ve böylece şarkının serüveni başlamış. Albümün en iddialı şarkılarından birisi ve ikinci single olarak yayınlanmış. İlk iki şarkı kadar tempolu olmasa da, bu şarkıdaki birşeyler daha ilk dinleyişten aklınızda yer ediyor. Klibinde derbeder bir genci canlandırırken, şarkının yükseldiği yerlerde ise ara ara sahnede şarkıyı söylerken görüyoruz Adam'ı. Şarkıdaki duyguyu dinleyenlere iyi bir şekilde aktarabildiğini düşünüyorum. Özellikle "Just don't give up on me" kısmı ve sonrasındaki içten ses tonu sizi o duygusal havaya sokuyor. Adlibler konusunda oldukça bonkör davranmış şarkıcı. Şarkının bitişi ani olsa da bıraktığı tat bambaşka.
04 - Strut (7/10)
Sesinde hafif bir vocoder efekti ile kafiyeli kelimelerden oluşan dizeleri söyleyerek başlıyor şarkıcı. Bu şarkıda da tempo ilk ikisi kadar olmasa da bir hayli yüksek. Elektrogitarlar korkusuzca kullanılmış. Altyapı olarak oldukça zengin öğeler barındırıyor içinde. Köprü kısmı için sadece piyano ve vokal kullanılması şarkı içerisinde bir nefes alma yeri olmuş adeta. Albüm parçası olarak iyi bir yerde.
05 - Soaked (7/10)
Bir orta doğu, binbir gece masalları havası hissettiniz mi şarkı başlarken? Keşke öyle devam etseydi diyorsanız eğer, arkadan gelen kısım da bir o kadar iyi. Evanescence - My Immortal tarzı piyano-vokal ile devam eden yavaş tempolu bir şarkı karşımıza çıkıyor. Nakaratta altyapıya eklenen öğeler ile daha da güzelleşiyor parça. Melodisi ile 70'ler dokunuşu hissediliyor bazı bölümlerde. Köprü kısmı, girişte duyduğumuz bölüm ve ardından gelen orkestral kısım ile şarkının doruk noktası. Tüm bu karmaşa sona erdiğinde şarkı tekrar piyano-vokal ile devam ediyor ve usulca bitiyor.
06 - Sure Fire Winners (8/10)
Albümün iddialı parçalarından biri de bu. Yine bol bol bağırış duyacaksınız. Murat Boz parçası gibi başlayıp sonradan çok farklı bir yere ulaşıyor şarkı. Nakaratı gerçekten çok akılda kalıcı. Altyapı yine elektronik öğeler ile beraber zaamn zaman sert elektrogitar ve bateri ile desteklenmiş. Köprü kısmındaki çığırmalarının ardından, robotik sesle başlayan nakarat kısmı favori bölümüm. Ancak şarkıcının çığlıkları burda son bulmuyor. Şarkıyı zenginleştiren öğelerden biri de bu bence. Vocoderlı vokal ve hafif müzik ile şarkı sonlanıyor.
07 - A Loaded Smile (6/10)
P!nk, Christina Aguilera gibi şarkıcılara da şarkı yazmış olan Linda Perry, bu şarkının yapımcıları arasında. Hafif bateri vuruşları ve birkaç efekt ile orta-yavaş tempodaki bu şarkı, nakaratlarda ve özellikle köprü kısmında atağa geçiyor. Köprüde sözsüz kısımdaki efekt bana maalesef Kemal Sunal filmlerini hatırlattı, engel olamadım. Onun dışında, çok fazla öne çıkamasa da bir filler olarak kategorize edemem.
08 - If I Had You (10/10)
Albümün üçüncü ve son uluslararası single'ı, bana başka şarkıları hatırlattığı bölümler nedeniyle aklımda kaldı. Giriş kısmı, Sugababes - Wear My Kiss'i andırmıyorsa söyleyin. Tabi bu diğerinden esinlenme demiyorum çünkü iki şarkının kaydedilmesi arasında sadece birkaç ay var. Nakarata geldiğimizde ise özellikle altyapı bana Robyn'den Dancing On My Own'un single versiyonunu hatırlattı. Tabi bunun nedeni, sözkonusu şarkıları bu şarkıdan daha önce dinlemiş olmam. Yoksa Robyn, şarkısını bu şarkıdan daha sonra yayınladı. Şarkıya dönecek olursak, diğer single'lar kadar sert öğeler kullanılmadığı için daha bir farklı olmuş. Köprü kısmındaki gitarlı bölümü ise nereden hatırladığımı çıkaramadım. Nakarat sonundaki "You" efektleri hoş olmuş. Jennifer Lopez - Waiting For Tonight videosundaki tema zenginleştirilerek şarkının videosunda kullanılmış.
09 - Pick U Up (7/10)
Girişinden itibaren bir Eurovision şarkısı dinliyormuş gibi hissettim bu şarkıda. Tabi altyapısı daha zengin olduğundan bu hissiyatım yerini Adam Lambert tarzına bıraktı. Köprü kısmındaki yerinde duramayan efektin yavaşlayarak durması çok hoşuma gitti. Gitar solosu kesinlikle artı katmış parçaya zira birşeyler eksik kalıyormuş gibi geldi en başından beri. Esprili sonu mutlaka dinlenmeli.
10 - Fever (9/10)
Lady Gaga imzalı şarkı, albümde kendini gösteriyor. Gaga'nın demosuna göre çok çok farklı bir hale geldiğini söyleyebilirim. Altyapı çok farklı bir konseptle buluşunca ortaya bir nevi George Michael şarkısı çıkmış. Melodideki masumiyet karanlık bir perdenin arkasına gizlenmiş. Ancak şarkıya alıştıkça o klasik melodiye ulaşıyorsunuz. Fransızca telaffuz konusunda çok az daha çalışması lazım Adam'ın.
11 - Sleepwalker (8/10)
Şarkı başladı ve ben birazdan "My love is on the line" diye girecek diye bekledim bir an. Sonradan değişiyor tabi ama giriş Anastacia'nın Sick and Tired'ını anımsattı bana. Baterinin şarkıya kattığı genişlik vokal ile buluşunca şarkı daha da büyüyor. Arka vokaldeki "Aaa-a-aa" vokallerinin ise altyapıya katkısı azımsanamayacak derecede. Nakaratta bir yandan Kızılderili şarkılarındaki gibi bağıran bir yandan da Walker diye inleyen vokaller. Ancak hayır, şarkı köprüdeki elektrogitar solosu ile bir basamak daha yukarı çıkıyor. Ryan Tedder şarkının yapımcıları arasında.
12 - Aftermath (6/10)
Klasik bir pop rock parçası gibi başlıyor. Adam'ın vokal yeteneklerini gösterdiği bir parça daha. Altyapıdaki yoğun elektrogitar ve bateri, bu sefer elektronik öğeler ile birleşmemiş. Yine tiz vokaller özellikle de şarkının sonunda yoğun bir biçimde karşımıza çıkıyor. Orta tempodaki şarkı akustik olarak da seslendirilmiş. Ancak yine de beni çok çektiğini söyleyemem.
13 - Broken Open (8/10)
Girişiyle beraber Madonna'nın Has To Be şarkısını anımsatmakla beraber onun sahip olduğu havaya sahip bu parça da. Biraz daha hızlı bir tempoda olsa da, Siobhan Donaghy'nin Thus Far'ı da aklıma geldi. Şarkının sahip olduğu atmosfer ve çift katmanlı vokaller parçaya derinlik katıyor. Hafif bir müzik, köşelere saklanmış gibi ağır ağır sızıyor şarkının içine. Sesini yormamış Adam bu sefer. Böyle olması da yerinde olmuş zaten çünkü o nazik hava dağılabilirdi aksi halde. Piyanolu kısım şarkının en dokunaklı bölümü olsa gerek.
14 - Time For Miracles (7/10)
2012 adlı filmin kapanış müziği olarak kullanılan bu parça, aslında Adam'ın yayınladığı ilk şarkı olma özelliğini de taşıyor. Albüme bonus şarkı olarak eklenmiş. Aynı zamanda bir video klibe de sahip. Film görüntüleri eşliğinde Adam'ı yolda yürürken görüyoruz. Şarkı yavaşa yakın bir tempoda pop rock tarzında. Korkusuzca tize çıkan vokallerle bezeli parça özellikle sonlara doğru kopuyor. 
15 - Master Plan (7/10)
Elektronik altyapı tekrar karşımıza çıkıyor. Melodiler çok tanıdık gelse de şarkının ayrı bir karizması var. Nakarat yine tiz notayla bitiriliyor. Ara ara vocoder efektli vokaller ve güçlü bir bateri duyuyoruz. Nakaratın baş kısımları biraz marş niteliğinde. Köprü bölümündeki başıboş vokaller ve ardından gelen enstrümental kısım şarkıya o havayı sağlıyor. Şarkının sonu ise yine şaşırtıcı. Burda da Ryan Tedder karşımıza yapımcı olarak çıkıyor.
16 - Down The Rabbit Hole (7/10)
Ben de elektronik şarkılar bitti mi diyordum ki imdadıma bu parça yetişti. Nakaratta atağa geçip yükselen bir şarkı bu. Son derece yüksek enerjili hatta başınızı döndürebilecek bir yapıya sahip. İsminde olduğu gibi sanki bir tavşan yuvasından aşağı iniyormuşsunuz gibi bir his yaratıyor. Sakinleşmem lazım.
17 - No Boundaries (6/10)
American Idol 8. sezon kazananının yanı sıra Adam tarafından da seslendirilen bu parça, iTunes'da da yayınlanarak yarışmadan sonra satışa sunulmuş. Yine dibine kadar pop rock bir tarzda olmuş. Adam şarkılarında tiz kısım duymazsam artık şarkıyı baştan dinliyorum acaba kaçırdım mı diye. Parça bana çok akılda kalıcı gelmedi en azından single'lar kadar.
18 - Voodoo (6/10)
Yine deneysel bir parçayla karşı karşıyayız. George Michael havası alıyorum tekrardan. Şarkının nakaratındaki hafif ürkütücü hava, köprü ile birlikte dağılıyor. Ancak parçanın tamamında eksik kalan birşeyler var gibi hissediyorum. Tam olmamış gibi sanki bu yüzden de alışamıyor insan. 
19 - Can't Let You Go (6/10)
Kapanışı düşük tempolu bir parça ile yapıyoruz. Hafif başlayan şarkı nakaratta pik yaparak dinleyenleri şaşırtıyor. Sanki o sert elektrogitarlar hiç olmasaymış daha iyi olacakmış gibi geliyor. Çünkü nakaratın sahip olabileceği o Britney Spears'ın yavaş şarkıları kıvamındaki duygusal hava aniden yok oluyor. Tabi bu da Adam'ın farkı değil mi? Köprü kısmı için Adam tüm sesini kullanmış. Bu kadar sert sound içerisinde duyulabilmek için de epey bağırmış.

Albümü baştan sona düşündüğüm zaman, sadece pop rock altyapılı parçalar ve bunun yanında elektronik öğeler içeren parçalar karşıma çıktı. Pop rock parçalar genelde P!nk gibi şarkıcılardan dinleyebileceğiniz türden. Elektronik destekli parçalar ise Adam'ın kendini gösterdiği kısım bence. Albümün geneli düşünüldüğünde başarılı olduğu söylenebilir, zaten çok güçlü üç adet single barındırıyor içerisinde. 
(7,5/10)

7 Kasım 2012 Çarşamba

Nil Karaibrahimgil - Nil FM

İlk albümün ardından kısa bir süre sonra ikinci albümü ile karşımıza çıktı Nil. İlk albüme göre daha çok beklenti içindeydik aslında çünkü Nil'in kendine özgü tarzına alışmamızı sağlamıştı ilk albümü. Radyo temalı bu albümde acaba bizi hangi şarkılar bekliyordu?

01 - Nil FM Jingle
Hepimizin aşina olduğu radyoda kanal bulma sesi ile başlayan bu mini jingle, ardından "Dinle bak burası Nil FM, Nil Karaibrahimgil FM" cümlesi ile albümün karşılama anonsunu yapıyor.
02 - Sinema (8/10)
"Tak tiki tak tiki tak tiki tiki tiki tak tiki tak tiki tak" kelimeleriyle başlayan, ilk başlarda sinir bozucu gelse de sonradan dile dolanan bir introya sahip şarkı. Aslında ilk albüm için kaydedilen parça, bu albümde değerlendirilmiş. Sinemada ekilen bir kızın hislerini anlatıyor parça. Zaman geçtikçe içine düşen kurtlardan kurtulamıyor. Şarkının başındaki melodi üzerine söylenen sözlerin olduğu kısım favorim. Ayrıca film boyunca kola, soda ve "bişey" içtiğini öğreniyoruz Nil'in. Böyle ayrıntılı şarkılar hep karşımıza çıkmıyor.
03- Bütün Kızlar Toplandık (10/10)
Bu şarkının kızların ağzına marş olacağını daha ilk dinleyişimde anlamıştım. Eğlenceli yapısı ve feminist sözleri ile hemen hemen bütün kızların ağzına sakız oldu bu parça. Nakarattaki geri vokaller sayesinde de o kalabalık kız topluluğu havası yakalanmış. Verse kısımlarında "1, 2, 3" diye saydığı durumlar ve özellikle "Yo, yo, yo, yo, yo, yo" kısımları şarkıda en sevdiğim bölümler. Şarkının canlı performansında, Nil'in enstrümental intro ile beraber "Bütün kızlar, bütün kızlar, bütün kızlar" diye tekrarlayarak şarkıya giriyor. Parça, konser görüntülerinden oluşan bir klibe sahip. Yıllar sonra bile hâlâ söylenen Nil şarkıları arasında.
04 - Gitme Yoksa... (10/10)
Nil bu şarkıyı, daha albüm yayınlanmadan ilk kez MFÖ Show'da akustik olarak söylemişti. Bir daha o performansı dinleme şansım olmamıştı, şarkının adını da bilmiyordum. Albümü aldığım gibi sözlerden şarkıyı bulmaya çalıştım. Tabi ki en fazla "Ben hiç kimse ölsün mölsün istemem" kısmı aklımda kalmıştı. Albümün aynı zamanda ilk klibi bu şarkıya çekildi. Sözleri bir o kadar akıllıca yazılmış şarkı, nakaratta turnayı gözünden vuruyor. Aslında gayet acıklı bir nakarata sahip. Çünkü herkesin bir gideni vardır ve bu şarkıyı dinlediğimde tüylerimi diken diken ederdi. Son kısımlardaki "Gitme, gitme, gitme terk etme, terk etme, gitme istemem" vokalleri o kadar içten, o kadar samimi söylenmiştir ki sanki Nil kayıt bitince hüngür hüngür ağlamıştır. Klibinde o dönem Nesrin Topkapı'dan aldığı dans derslerinin meyvelerini vermiştir Nil. Şarkıdaki arabesk kısımlar için çok doğru bir seçim olduğu kesin. Her dans figürünün bir mesajı olduğunu ise röportajında öğreniyoruz.
05 - Akbaba (10/10)
Nil'in serzenişli sözleri ile başlayan şarkı daha sonra arabesk bir altyapı ile birleşek başlayan nakarat ile son haline ulaşıyor. Albümde Nil, Ozan Çolakoğlu ile çalışmış ve bu parçanın bu kadar arabesk olmasını Nil istemiş ve bence çok da yerinde olmuş. Klibinde çölde bir akbaba figürü ile dolaşıyor şarkıcı. Klasik arabesk şarkılardan farklı olarak sözlerde güzel noktalara değinilmiş. Köprü kısmında ise Nil'in tiz vokallerini duyabiliyoruz. Melankolik havasına rağmen hareketli müziği ile sizi alıp götürüyor. Keşke şarkının son cümlesindeki yalnızca "Madem öldürdün.." kısmı duyulan tiz vokal öne çıkartılsaydı. Bana göre eşi benzeri olmayan Türkçe şarkılardan biri oldu.

06 - Havuz Problemi (6/10)
Nil'in samimi vokalleri ile şekillenmiş bir şarkı. Okul döneminde hepimizin karşısına çıkan havuz problemini ironik bir dille sözlere aktarmış Nil. Şarkının yavaş temposu, sözlerin farklılığına rağmen insanda bir üzüntü yaşanmasına neden oluyor. Şarkının sonunda Nil'in konuştuğu kısımda Nil'in "Nefes alamıyorum" derken söylediğini adeta yaşaması şarkının güzel anlarından. Kullanılan yaylılar bir diğer dikkat çeken yanı olmuş şarkının.
07 - Bronzlaşmak (10/10)
Nil'in üzerinde en çok oynadığı şarkılardan birini olduğunu söylediği parça, albümdeki hali ile gayet başarılı olmuş. Kendi içerisinde hesaplaşma yaşama vaktinin geldiğini söylüyor şarkı. Bu şarkı da basit ama güzel bir klibe sahip. Hatta Murat Boz'un meşhur olmadan önceki, şimdiki haline pek de benzemeyen görüntüsü klipte görülebilir. Köprü kısmındaki solosu ve esas ondan gelen hüzünlü sözler ise kesinlikle etkileyici bir parça. Gitar çalabilen biri olsaydım bu parça kesinlikle söylediğim şarkılar arasında olurdu zira akorların vokalle bu kadsar uyuştuğu ancak bu şarkıda görülebilir.
08 - Ben Aptal Mıyım (7/10)
Eski dönem Türkçe şarkıları andıran bir melodi ve altyapı ile çok tatlı bir parça. Sketch çizimleri şeklinde bir klibe de sahiptir. Eğlenmek istiyorsanız bu şarkıyı açıp dans etmeniz yeterli. Özellikle "Oooo" vokalli koro kısımlarında kopmak garanti. Hızlı tempoda devam eden vokaller ve müzik hiç durmuyor. Albümde tarz olarak öne çıkan bir parça.
09 - Vahdettin (6/10)
Swing havasında bir şarkıyla karşı karşıyayız. Kafiyeli olması bakımından seçilen "Vahdettin" ismi aynı zamanda şarkıya adını vermiş. Avrupai vokaller ve saksafon, sanki başka bir albüme geçmişsiniz havası veriyor. Sözler yine sıra dışı ve bazen ironik biçimde yazılmış. Vokallerdeki yer yer canlandırmalar hoş olmuş.
10 - Meyva Tabağı (9/10)
Nil şarkı boyunca kendini birçok meyveye benzetiyor. Şarkının hüzünlü havası, içinde bulunduğunuz durumla da örtüşüyorsa çok etkileyici olabiliyor. Yavaş yavaş ilerleyen ve arada arkaplanda duyular gitar nameleri ve özellikle köprü kısmındaki fısıldayarak sağ sol çıkışlara yönelen Nil vokalleri birleştiğinde şarkı doruk noktasına ulaşıyor. Meyveler ile şarkı yapabilen baika birini tanımıyorum varsa söyleyebilir misiniz? Tebrikler Nil.
11 - Bencil (7/10)
Bu şarkının introsunu hep sirk müziklerine benzetiyorum. Sözleri bir o kadar eğlenceli ve bazen bir o kadar komik. Nakarat sonrası gelen kısım Vahşi Batı "Saloon"lardaki müziklere bu kadar mı benzer? İlk albümdeki "Ciddi olmayan" şarkıların bir üst versiyonu olarak sayılabilir bu parça. Gerçi Nil'in ciddi parçalarında bile mevcut olan durum tartışılır ancak demek istediğim "Bencil"in sırf eğlence için dinlenecek parçalar kategorisine alınabilecek özelliklere sahip olması.
12 - Çocuk Da Yaparım Kariyer De (10/10)
Bu parça aynı zamanda reklam müziği olmasaydı bu kadar meşhur olur muydu? Bence olurdu. Kadınlar için adeta bir slogana dönüşebilecek bir cümle ile çıkıp amacına da ulaşmış bir şarkıdan bahsediyoruz. Nakarat sonrası "Oooo" diye söylenen kısım şarkının en eğlenceli bölümlerinden. Altyapısı ile yine geçmişe götürüyor bizi Nil. Yirmibeş yaşına henüz basmadıysanız bu şarkıyı doğum günününde çalabilirsiniz bence gayet de eğlenceli olur. Nil'in reklam müzikleri konusunda ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz ve bu şarkı bunun bir göstergesi.
13 - Reklamlar
Nil FM introsunun ilk kısmının ardından Nil'in bazı markalar için yaptığı reklam müziklerini dinlemeye başlıyoruz. Karşımıza ilk Bellona jingle'ı çıkıyor. Televizyonda gösterilen reklamlarda jingle'ı Göksel seslendiriyor ancak söz ve müzik Nil'e ait ve albüm sayesinde jingle'ı Nil'den dinleme fırsatını yakalıyoruz. Bellona tarafından "İyi ki ona rastladım" sloganı hâlâ kullanılmakta. Ardından Cola Turka reklamı geliyor. Pop ve alaturka olarak iki kısma ayırabiliriz jingle'ı. Sonrasında Nil'in Cornetto için yaptığı "Aşkımla Erir Misin?" jingle'ı geliyor. Nil bu jingle'a konserlerinde bile yer veriyor üstelik ekstra sözlerle. Keşke bu sözlerin de dahil olduğu tam bir şarkı olarak kaydetseydi Nil bu jingle'ı. Halley jingle'ı geliyor ardından. Nil'in koro ile söylediği bu jingle da bir dönem televizyonlarda dönmüştü. Ardından Nil'i meşhur eden "Ben Özgürüm" başlıyor. Başlı başına tam bir şarkı aslında bu. Reklamlarda bir kısmını duyuyorduk. Ancak albümde kısa versiyon kullanılmış. Sunny reklam jingle'ı ile "Reklamlar" son buluyor ve Nil FM jingle'ının ardından radyo kapanıyor. Ancak Nil bu bölümün başında "Reklamlar" diye anons yapmayı unutmuş.
14 - Pipo (8/10)
Eğer "Reklamlar"ın olduğu parçayı sonuna kadar dinlerseniz, belli bir sessizlikten sonra Nil'in ilk albümünde olduğu gibi yine bir gizli parça ile karşılaşıyoruz. Akustik olarak kaydedilen şarkı, gizemli havasına rağmen eğlenceli sözlere sahip. Nil'in dinleyicilerine böyle sürprizler yapması çok güzel aslında.

İlk albümün ardından Nil, Nil FM ile kesinlikle çıta atlıyor ve karşımıza çok daha başarılı bir albümle çıkıyor. İlk albümdeki amatör hava, şarkılardaki o hamlık bu albümde gitmiş. Albümdeki beş şarkı kliplendi ve bugün bile albümdeki birçok şarkı hatırlanıyor ve çalınıyor.

(8/10)