6 Kasım 2012 Salı

Siobhan Donaghy - Ghosts

Siobhan, ilk solo albüm denemesinin ardından, bir süre ara vermişti. Plak şirketini değiştirdi ve bu sefer bir albüm yayınlamak için acele etmedi. Tamamını Fransa'da küçük bir stüdyoda kaydettiği Ghosts, ilk albümüne göre bir adım daha ileri gittiği bir albüm olacaktı.

01 - Don't Give It Up (10/10)
İlginç introsu ile birdenbire dikkatinizi çeken bu parça, aynı zamanda albümün ilk single'ı olarak yayınlandı. O dönemlerde popüler olan Myspace sayfası aracılığıyla, Siobhan'ın yayınlanmasından nerdeyse bir sene önce hayranlarına duyurduğu bu şarkı, ilk single olacak-olmayacak denirken, Fas'ta çekilen klibi ile dinleyicileriyle buluştu. Şarkı ilk albümdeki şarkılarla kıyaslanacak olursa, çok daha pozitif ve belki biraz daha farklı altyapıların denenmeye çalışıldığı bir parça olduğu söylenebilir. Nakaratın tiz yapısı, şarkının canlı performanslarında tam anlamıyla parlıyor, bu da tabi ki Siobhan'ın güçlü vokal yetenekleriyle mümkün. "We all have the scars to show" cümlesi, şarkının en can alıcı sözlerinden. Sonlara doğru üstüste gelen vokallerin oluşturduğu bölümün zenginliği nefes kesici. Bitiş kısmı ise daha fazlasını istetiyor.
02 - So You Say (10/10)
Hafif girişi ile sakin bir şarkı olarak başlıyor. Gitar sesleri ve yavaş vuruşlar devam eden vokaller arasından duyulurken, nakarattan önce agresifleşmeye başlayan müzik nakaratta doruk noktasına ulaşıyor. Adam'a ithaf edilen ve şarkı boyunca ismini duyabileceğimiz şahsın söyledikleri üzerinden giden bir parça. Nakarattaki vokal zenginliği, enstrümanların da etkin kullanılmasıyla şarkının en parlak noktası olarak öne çıkmasını sağlamış. Köprü kısmı da dahil olmak üzere, şarkı bitene kadar bu enerji yoğunluğunu kaybetmiyor. Albümün ikinci single'ı olarak yayınlanan parça, maalesef beklenen ilgiyi görmeyerek listelerde pek de yüksek bir sonuç elde edemiyor.
03 - There's A Place (6/10)
"Orda Bir Köy Var Uzakta" şarkısının yabancı düzenlemesi demeyeceğim çünkü değil. Bu parça daha girişinden itibaren bir farklılık hissettiriyor. Canlı stüdyo kaydı hissi veriyor adeta. Sürükleyici gitar vuruşları ve Siobhan'ın bir efekt ile berraklaştırıldığına inandığım vokalleri şarkı boyunca inanılmaz bir keyif sunuyor. Köprü kısmındaki elektrogitar bölümü, şarkıya biraz agresiflik de katmış. Altyapıdaki yaylılar, bu akustik görünümlü parçayı bir adım öteye taşımış. 
04 - Sometimes (7/10)
Siobhan'ın deneysel parçalarından biri yine karşımızda. Introsu bozularak duran bir nesne efekti gibi ve bu efekt şarkının belli bölümlerinde de tekrar duyuluyor, bence çok eğlenceli olmuş. Vokal girene kadar arada bağıran bir bebek vokali de mevcut ve bu da daha sonra duyuluyor. Enstrümanlar biraz daha organik seçilmiş. Şarkının düzgün sıradan bir nakaratı yok. Sometimes ile biten cümleler tekrarlanıyor sadece. Enstrümantal kısımda ise vokal ile oluşturulan bir melodi duyuluyor. Şarkı bittiğinde bile akılda kalan bir vokal bu ki zaten şarkı bu vokal ile de sona eriyor.

05 - 12 Bar Acid Blues (10/10)
Blogumun adı işte bu şarkıdan geliyor! Sıcak bir havada başlayan gitar melodisi ile sonradan eklenen hafif vuruşlar, Siobhan'ın duble vokalleri ile birleşerek ortaya muhteşem bir parça çıkartıyor. Cümleleri melodi ile söylerken son cümlelerde daha çok konuşur gibi yapan Siobhan, bir şarkıda bu kadar mı eğleniyor gözükebilir? Bu şarkıda mümkün. Kendine özgü iniş çıkışları ile karşımıza çıkan nakarat sonrası eklenen altyapı öğeleri ile şarkı daha da eğlenceli hale geliyor. Nakaratı ilginç kılan özelliklerden biri de, her nakaratın son kısmının farklı bir cümle ile bitiyor olması. Aniden çıkmaya karar verdiği yolculuk nedeniyle başına gelen olayları anlattığı şarkının içinde şarkının isminin geçmemesi, Siobhan'ın önceden de yaptığı bir uygulama olduğu için şaşırtmıyor.
06 - Make It Right (8/10)
Tiz vokaller ile bezeli verse kısımları ve nakarat öncesi tırmanan erkek geri vokaller şarkının en akılda kalıcı kısımları. Nakarattaki inen çıkan vokaller, aynı zamanda içerik olarak da çok doyurucu. Bencillik hakkında yazılmış sözler "Do, do, do" vokalleri arasında verilmiş. Eğlenceli albüm parçalarından ama kesinlikle daha fazlası değil. Yine de bir filler olarak etiketlenmeyi hak etmiyor zira kaliteli altyapısı buna engel oluyor.
07 - Coming Up For Air (10/10)
Introsunda duyulan efekt ile Madonna'nın Frozen'ını anımsatan parça, kontrollü vokaller ile başlıyor. Şarkı, nakarat ile kendi kimliğine bürünüyor. Sözler açısından başarılı bir grafik çiziyor. Single potansiyeli olan şarkılardan bir tanesi. Zaten albüm tanıtım performanslarında akustik olarak da söylenmişti. Siobhan'ın bu albümü ile ne kadar ilerlediğinin adeta kanıtı niteliğinde. Seneler sonra bile insanı etkileyecek bir yapıda.

08 - Goldfish (7/10)
Nedense girişteki melodi bana "Unchained Melody" girişini hatırlatıyor. Hayatından uzaklaşmak isteyen bir kızın hikayesini, Japon balığına benzeterek anlatan parça, biraz kalp kırıcı bir havaya sahip. Albüm boyunca duyduğumuz birkaç altyapı öğesi ve efekt, bu şarkıda da karşımıza çıkıyor. Köprü kısmında biraz neşelenen müzik, sonra yine melankolik bir havaya sürükleniyor. 
09 - Medevac (8/10)
Yine altyapısında kullanılan elektronik efektler yönünden zengin bir parça ile karşı karşıyayız. "Medic, medevac me up" sözleri şarkı boyunca karşımıza çıkıyor. Vokallerde bir çaresizlik havası hissediliyor bu da şarkının teması ile uyumlu olmuş. Üst üste kullanılan vokaller ile çok iyi bir iş çıkarılmış çünkü şarkı boyunca duyulan bu çoklu sesler şarkıyı sanki ikiye katlıyormuş gibi zenginleştiriyor. Ortalardaki uzun "Aa-a-a-Aa" kısmı ve nakaratın birleştiği şarkının son kısmı, aynı zamanda doruk noktası.
10 - Halcyon Days (6/10)
Albümde alışamadığım şarkılardan birisi de bu. Yavaş temposu ve fısıldar gibi vokalleri ile beni çok çekmedi. Nakaratında biraz daha hareket var tabi. Ayrıca albümdeki diğer parçalarda bulunmayan farklı enstrümanlar duyuyorum bu şarkı boyunca. Bu konuda başarılı olduğunu söyleyebilirim. Köprü kısmındaki fısıldanan cümle, şarkının sonunda da karşımıza çıkıyor.
11 - Ghosts (10/10)
Albüme ismini veren ve kapanış şarkısı olarak karşımıza çıkan bu parçanın, Siobhan'ın en iyi parçalarından biri olduğunu hiç düşünmeden söyleyebilirim. Yankılı vokaller, gitar ağırlıklı altyapısı, birkaç gizemli efekt. Tabi ki şarkının bana göre en can alıcı yönü bunlar değil. Şarkı sözlerinin çok ilginç bir hikayesi var. Sözler her ne kadar İngilizce kelimelerden oluşmuş olsa da, şarkıdaki haliyle aslında pek bir anlam ifade etmiyor. Şarkı tersten çalındığında gerçek "anlamlı" sözlere ulaşılıyor. Hatta köprü kısmındaki sözler, şarkının "düz" halinde "ters" olarak karşımıza çıkan anlamlı sözler aslında. Zaten o kısma dikkat ederseniz vokallerin ters çevrildiğini anlayabiliyorsunuz. Canlı perfomansını da kesinlikle dinlemelisiniz. Eski sevgilimin şarkı hakkındaki "Afrika kabile müziği" yorumunu da eklemeden geçemeyeceğim. Hatta Siobhan'a bu yorumu aktardığımda gülmüştü.

Albüm genel olarak bakıldığında ilk albüme göre çok daha pozitif ve mutlu bir albüm. Melankoli bazı parçalar içerisinde hissedilse de tüm albüme hakim olmamış bu sefer. Maalesef sıradan pop müzik kategorisinde olmadığı için hak ettiği ilgiyi göremeyen albüm, listelerde başarı yakalayamadı. Ancak hayranlar arasında el üstünde tutulduğunu söyleyebilirim. Artık Mutya, Keisha, Siobhan projesi hayata geçmek üzere olduğu için, herhalde uzun bir süre Siobhan'dan solo bir kayıt duyamayacağız.

(8/10)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder