1 Mart 2013 Cuma

Lady Gaga - The Fame

Lady Gaga şu an dünyaca ünlü bir star haline gelmiş durumda ama onu bugünlere getiren neydi? Bence bu yolda çok önemli bir değere sahip olan ilk albümü, ardı ardına çıkardığı hit single'lar ile Gaga'nın başarısını sağlamlaştırdı. İşte o meşhur ilk albümü "The Fame"i yazıyorum.

01 - Just Dance (10/10)
Bu introyu bir kere duyduktan sonra unutmak mümkün mü? Meşhur "RedOne - Şarkıcı/Grup ismi" mottosunun tutmasını bu şarkıya borçlu olmalılar. Parçada Lady Gaga'ya Colby O'Donis eşlik etmekte ve bir verse seslendirmektedir ancak şarkının eski versiyonları arasında sadece Gaga'nın olduğu versiyon da bulunmaktadır. Şarkı altyapı olarak bir hayli zengin bunun yanında yapısal olarak da birçok öğe içermekte. Verse kısımlarıyla oluşturulan hareketli hava nakarata geçildiğinde adeta bir tamamlayıcı olarak işliyor. Sözler itibariyle ismi zaten herşeyi açıklıyor. Albümün çıkış parçası olarak seçilmesi promosyon anlamında da çok işe yarıyor ve parça birçok ülkenin listesinde bir numara oluyor. Middle-8 kısmında Gaga'nın tekrarladığı cümleler sağ ve sol kanaldan arada ufak bir gecikmeyle çalınmış ki bu gayet orjinal olmuş, ardından gelen kısa verse kısmı ise tatmin edici. Son nakarattaki adliblerde Gaga'nın vokal genişliğine de bir önizleme yapılmış. Her anlamda mükemmel bir çıkış parçası olduğunu söyleyebilirim.
02 - LoveGame (9/10)
Lady Gaga'nın vocoderlı vokalleri ile beraber şarkıya başlarken, ileride çok önemli bir tabir olacak "Disco Stick" tanımı bu şarkıda karşımıza çıkıyor. Bazı ülkelerde albümün üçüncü bazılarında ise dördüncü olarak yayınlanan parça, yine çok başarılı bir grafik çizdi. Tempo olarak biraz daha hızlı bir yapıya sahip. Nakarat olarak diğerleri kadar iddialı olmasa da şarkıyı bütün olarak düşündüğümüzde öne çıkıyor. Middle-8 kısmı bana göre şarkının en eğlenceli kısmı olmuş. Şarkının girişinde ve verse kısımlarında kullanılan cümle, son nakaratın da üzerine konulmuş. Klasikleşmiş Gaga şarkılarından biri oldu bu da.
03 - Paparazzi (10/10)
En sevdiğim Lady Gaga şarkısını sorarsanız hiç düşünmeden Paparazzi olduğunu söyleyebilirim. Barındırdığı karanlık ve bazen ürkütücü melodisi ile verseler aracılığıyla kanınızı donduran ancak nakaratta doruk noktasına ulaşan bir şarkıdan bahsediyorum. Lady Gaga'yı dinlemeye başladığımda bu parçanın video klibi yeni yayınlanmıştı. İlk duyduğum anda takıldığımı hâlâ hatırlıyorum. Parça albümden çıkan son single olarak değerlendirildi. Kısa film tadında, şahane bir video klibe sahip olan parça, 2009 VMA performansıyla da epeyce konuşuldu. Canlı performansları, kesinlikle akustikleriyle beraber izlenmeli. Sesinin canlı performanslarda da ne kadar iyi olduğunu gösterdiği ilk şarkılardan biridir bu Lady Gaga için. Ayrıca video klibinde giydiği marjinal kıyafetler sayesinde de hakkında konuşulmaya başlanmıştı.
04 - Poker Face (10/10)
Albümün ikinci single'ı, İngiltere başta olmak üzere yine birçok ülkede bir numara oldu. Hafif bir girişin ardından, "Ma-ma-ma-mah" heceleri erkek bir geri vokal tarafından seslendirilmiş olarak karşımıza çıkıyor. Ünlü Boney M grubunun "Ma Baker" şarkısındaki aynı kısımdan alınıp biraz yavaş haliyle sample olarak kullanılması çok akıllıca olmuş çünkü çok yakışmış. Nakaratta erkek geri vokali tekrar duyabiliyoruz ve Pa-pa-pa-poker face kısmı şarkı boyunca defalarca tekrar ediliyor. Özellikle sonlara doğru sadece bunu duyuyoruz. Aslında şarkının yapısal olarak uyumu burada ortaya çıkıyor. Çünkü bu durum hiç kulak tırmalayıcı gelmiyor hatta bşarkı bittiğinde tekrar dinleme hissi uyandırıyor. Middle-8 kısmı için konuşur gibi söylenen cümleler tercih etmiş Gaga. Özellikle akustik performanslarında "I'm marvellous" birçok kez tekrar ediliyor. En çok hatırlanan Lady Gaga imajına da bu şarkının video klibinde rastlamak mümkün.
05 - Eh, Eh (Nothing Else I Can Say) (10/10) 
Lady Gaga'nın orta veya yavaş tempolu bir şarkısını bu kadar sevebileceğimi düşünmezdim ta ki bu şarkıyı duyana kadar. Europop ve Ace Of Base sound'unda karşımıza çıkan parça, özellikle sözleriyle gayet vurucu. Şarkının yapımcısı olan Martin Kierszenbaum'un bir nevi imzası niteliğindeki Cherry Cherry, Boom Boom kelimeleri ilk kez bu şarkıda karşımıza çıkıyor. Amerikan-İtalyan karışımı temalı bir video klibi de mevcut. Gayet hafif, kulağı yormayan, eğlenceli ama aslında bir o kadar kalp kırıcı olabilecek bir parça. Albümdeki bazı parçalara göre oldukça kısa olduğu için siz ne olup bittiğini anlamadan bitiveriyor. Video klibindeki fiyonk şeklinde saç da yine Lady Gaga unutulmazları arasında yerini aldı.
06 - Beautiful, Dirty, Rich (9/10)
Ağır bir vocoder efekti altından şarkının adını birkaç kere tekrar ederek giriş yapıyor Gaga. Aynı tekrarları daha sonra nakaratta da duyuyor olacağız. Arkaplandaki drum machine ve arada basılan ara perde piyano notaları ile yine karanlık bir hava çizerek başlıyor parça. Tempo olarak oldukça hızlı bir yapıya sahip. Nakaratta hareketsiz kalmak neredeyse imkansız. Middle-8 kısmı albüm versiyonunda kısaltılmış olsa da yetersiz kalmıyor. Promosyonal bir single ve bir video klibe de sahip olan parça, albümün önemli yapıtaşlarından. Bu da bir önceki şarkı gibi kısa ve o yüzden hemen sona eriyor.
07 - The Fame (9/10)
Albüme adını veren parça ile karşı karşıyayız. Orta tempo üzerine kurulmuş. Cherry, Cherry, Boom Boom kelimelerini bu şarkının başında da duyuyoruz. Arkaplanda şarkı boyunca duyduğumuz elektrogitar akorları ve marakas sesleri, hoş bir hava yaratıyor. Şöhretin insan üzerindeki etkisinin anlatıldığı parça, akılda kalıcılık bakımından da hiç geride kalmıyor. Middle-8 kısmı ile birdenbire başka bir parçaya dönüşüyormuş gibi hissediyorum nedense. Maalesef ki çok kısa sürüyor bu bölüm. Favori kısmım ise kesinlikle son nakaratlardan önceki efektli vokalin "No, no, no, no" çıkışı. Şarkının 2005 yılına ait ve son halinden epey bir farklı bir demosu da bulunuyor.
08 - Money Honey (6/10)
Nedense çok fazla alışamadığım Lady Gaga parçalarından. Bu şarkıda sesi normalden biraz daha farklı duyuluyor. Bridge kısmında yine yarım perdeler kullanılarak hoş bir sound yaratılmaya çalışılmış. Şarkının yapımcıları arasında RedOne da yeralıyor. Tahmin edeceğiniz üzere şarkı tamamen para üzerine. Favori kısmım para kelimesini hecelediği ve sonrasında söylediği kelimeler olsa gerek. Bu şarkı bana diğer şarkılardan daha fazla gürültülü geliyor. Belki de çok ısınamamam bu sebeple olabilir. 
09 - Starstruck (6/10)
Şarkı başladığı andan itibaren Lady Gaga mı dinliyorum yoksa Ke$ha mı diye düşünmeden edemiyorum. Autotune'un köküne kadar kullanıldığı bu orta tempolu parça benim için pek birşey ifade etmiyor. Middle-8 kısmındaki Flo Rida rap'inin şarkıya çok değer kattığını söyleyemem. Birşeyler eksik olmalı bu parçada çünkü böyle bir havaya girememiş durumda hissediyorum kendimi bu şarkıyı dinlerken.
10 - Boys Boys Boys (7/10)
Yok, meşhur Sabrina şarkısının cover'ı değil bu parça. 80'ler sounduna ait derin davullar ve arkaplan efektleri ile beraber yine karanlık havada söylenen vokaller ile beraber neşeli, eşlik edilebilir nakarata geçiş yapılıyor. Middle-8 kısmında konuşma vokallerine benzer vokallerle söylenmiş cümleler karşımıza çıkıyor. Paparazzi'de sonra single olarak yayınlanması düşünülen ama sonradan iptal edilen parça, albüm içerisinde keşfedilmeyi beklemek zorunda kalmış. "Fena Değil" olarak kategorize edilebilecek türden bir parça.
11 - Paper Gangsta (9/10)
Piyano ile başlayan parça daha sonra derinden gelen vuruşlarla biraz daha zenginleşiyor. Yine autotune efektli Gaga vokalleri duyuyoruz ancak bu sefer rahatsız edici değil çünkü abartılmamış. Sözleriyle tam anlamıyla atarlanan bir Lady Gaga karşımıza çıkıyor. İstediği erkek modelinin lafta değil gerçekte sahip olması gereken özellikleri bir bir sıralıyor. Nakarat melodisi çok akılda kalıcı. Middle-8 kısmında erkek vokalin bağırışlarını duyuyoruz. Gaga, canlı performanslarında da autotune ile söylüyor şarkıyı. Orta tempo olup da sevdiğim birkaç Lady Gaga parçasından birisi.
12 - Brown Eyes (7/10)
Albümün en ağır tempolu şarkısı, buna rağmen dinlerken sıkılmıyorsunuz. Üzücü bir aşk parçası olmasının yanında arkaplanda kullanılan enstrümanlardan piyano ve elektrogitar şarkının kimliğini önplana çıkarmış. Nakarattaki samimi sözler tamamen hissedilerek söyleniyor. Yazım aşamasında piyano başında ağlarken gece 3te şarkıyı bitirdiğini söylüyor Lady Gaga. Jonathan Ross performansını kesinlikle izlemelisiniz.
13 - I Like It Rough (9/10)
Bonus parça olarak düşünülen ancak sonradan albüme dahil edilen şarkı iyi ki de albüme konulmuş diyorum. Şarkı yapısal olarak yine zengin bir altyapıya sahip. Akıcı verse kısımları ardından gelen nakarat sade ancak yeterli durumda. İkinci nakarattan itibaren duymaya başladığımız adlibler tam yerinde olmuş ve şarkının eksik kısmını tamamlamış. Middle-8 kısmı ise parçanın en eğlenceli bölümü. Tekerleme söyler gibi sözler bir anda sizi neşelendiriyor. Çok fazla bilinmeyen Gaga parçaları arasında en iyilerinden biri.
14 - Summerboy (7/10)
Albümün kapanış parçası, kısaca yaz aşklarını anlatıyor diyebilirim. Hafif bir müzik üzerine kurulu parça, temiz vokaller ile süslenmiş. Nakarat olarak sıkmayan bir yapıya sahip. Lady Gaga'nın müzik yapmaya başladığı ilk dönemlerden kalma bu parça da. Bu albümdeki aşırı işlenmemiş havaya katkıda bulunan parçalardan birisi. Aslında albümün geneline bakıldığında ağır elektronik altyapıya sahip olmayan parçalar genelde bu parça gibi hafif altyapı ile birleştirilmiş. Bu yönden bakınca bu parçalar da albümde dengeyi sağlıyor diyebilirim.

Albüm baştan sona incelendiğinde aslında Lady Gaga diyince aklımıza ilk gelen parçaların çoğu bu albümde yer alıyor. Çıkış albümü olması dolayısıyla bu içeriğe göre başarılı olmaması da zaten düşünülemezdi. Müzik hayatının ilk yıllarındaki soundu bu albümdeki parçalar üzerinde çok etkili olmuş. Devamında gelen albümlerle de Lady Gaga başarılı olduğunu kanıtladı.

(8/10)

28 Ocak 2013 Pazartesi

Christina Aguilera - Lotus

Christina Aguilera'yı herkes ilk çıkışından itibaren hatırlayacaktır. "Genie In A Bottle" şarkısı ile çıktığında Britney'e rakip gösteriliyordu. Daha sonraları güçlü sesiyle Britney'in bir adım ötesine geçse de son dönemlerde çok da başarılı işlere imza attığı söylenemez. Yakın zamanda haftalarca bir numara olan "Moves Like Jagger"da konuk olduğu kısım olmasa, insanlar senelerdir ortadan kaybolduğunu düşünebilirdi. Son albümü "Bionic" istenen başarıyı elde edemeyince bu sefer gözler yeni albüme odaklanmıştı. Acaba albüm nasıl? Christina'nın bir albümünü ilk kez baştan sona dinleyip bu yorumları yazdım.

01 - Lotus Intro (7/10)
Intro demesine rağmen bildiğimiz ayrı bir şarkı gibi olmuş bu giriş. Harmonili birkaç vokal ile başlıyor parça. Ardından duyduğumuz Christina vokali baya efektli olmuş. Hatta öyle bir efekt ki ilk dinlediğimde vokali tanıyamamıştım. Orta tempodaki şarkıda albüme adını veren Lotus geçiyor. Şarkının sonunda Christina'nın konuştuğu kısım ardından parça sona eriyor. Gizemli, deneysel bir havası var. Intro olarak başarılı bir seçim olmuş bence.
02 - Army Of Me (9/10)
Tersten çalınan efekt gibi başlayan parça, vokal ile arkaplanda tempolu bir hava ile devam ediyor. Xtina'nın sesi bu sefer tam anlamıyla karşımızda. Nakaratı ile çoğu hayran tarafından "Fighter"ı andırdığı söylense de, daha pozitif ve modern bir havası var bence. Her bir şahsının farklı özelliklerde olduğunu anlatıyor şarkıcı. Birkaç dinlemede şarkı sizi kendine alıştırıp içine çekiyor. Son nakaratlardaki "çığlık" adlibleri ile sevdiğimiz Xtina yine bizimle.
03 - Red Hot Kinda Love (8/10)
Şarkı başladığında "Yoksa araya Sugababes parçası mı karıştı?" diye düşünmedim değil. Bridge'deki Uu-uuu-u-uuu kısmını neye benzeteceğimi söylemek istemiyorum, eski yazılarımda bu detayı bulabilirsiniz. Oldukça hızlı, zengin altyapılı bu parçada Xtina'nın geri vokalleri ve konuştuğu adlibler kesinlikle öne çıkan kısımlardan. Neşeli müziği ile size enerji katıyor. Sonundaki "No, no, no" bölümü ise favorim.
04 - Make The World Move (9/10)
Garip vokallerle başlayan şarkı, daha sonra CeeLo çıkışlı korna efekti ile devam ediyor. Xtina'nın derinden gelen vokali ile havaya giriyor parça. Nakarat sırasında yükseliyor ve doruk noktasında konuk şarkıcı CeeLo Green devreye giriyor. Derken tekrar korna efektini duyuyoruz. CeeLo aslında parçaya sonradan ilave edilmiş. Xtina'nın The Voice'den jüri arkadaşı, beraber bir şarkı yapmak isterken kendini bu parçaya entegre edilmiş olarak bulmuş. Middle-8 kısmındaki nostaljik teneke efekti çok hoş duruyor. Son nakaratlarda Xtina yine coşuyor. Yalnız eğer canlı performansını izlemek isterseniz, son kısma gelmeden videoyu kapattığınıza emin olun. Pişman olmayacaksınız.
05 - Your Body (10/10)
Albüm çıkmadan önce hayranlar bu parçayı defalarca dinleyerek sabırsızlıklarını gidermeye çalışıyorlardı. Albüm için mükemmel bir çıkış parçası olduğunu söyleyebilirim. İzlemesi eğlenceli bir video klibe de sahip. Ancak gelin görün ki şarkının şaka gibi bir canlı performansı dışında hiçbir tv programında bir performansı bulunmuyor. Bu nedenledir ki single, resmen gümledi. Şarkının ilk çıkan versiyonunda, nakarattaki love'ın yerinde fuck vardı ancak daha sonraki yani yayınlanan versiyonunda bu kısım değiştirildi. Middle 8 kısmında Xtina, Starbucksta adını soran görevliye vereceği cevabı tekrar edip duruyor ancak güzel bir bölüm olmuş bence. Hareketli ve güncel sounduna rağmen video klipteki o bilgisayarı müzeden mi aldılar o kısmını anlayamadım. Nakaratı daha ilk dinlemeden akılda kalıyor. Adlibsiz ve çığlıksız bir Xtina düşünülemez bu nedenle son nakaratlarda bu anlamdaki eksikler giderilmiş. Her yönüyle "olmuş" bir şarkı.
06 - Let There Be Love (10/10)
Girişinde bir "Get Together" veya "Till The World Ends" havası alınsa da şarkı ilerledikçe bir kimlik kazanıyor. Özellikle köprü kısmındaki Ah-Uuuuu-uu kısmı sizi nakarata hazırlıyor. Nakaratta ise kopmak garanti. Bu nasıl bir şarkıdır böyle Xtina? Eller havaya ötesi, coşturucu, dans ettirici, heyecanlandırıcı bir potansiyele sahip. The Voice yarışmasında şarkıyı takımından iki kişiyle beraber seslendirdiği versiyonu, şarkının canlı performanslarında da ne kadar yüksek bir atmosfere sahip olabileceğini gösteriyor. Şarkının kesinlikle single olarak yayınlanması gerekiyor. Ayrıca bu tarz şarkılar yapabilmek için illa David Guetta ile çalışmak gerekmediğini görmüş oluyoruz.
07 - Sing For Me (6/10)
Ürkütücü girişinin ardından piyano ve vokal duyuyoruz. Yavaş tempolu, bol çığlıklı ancak filler olmaktan öteye geçemeyecek bir parça. Middle 8 kısmında şarkı bir ton yükselmeden önce, bittiğini düşünebilirsiniz ama hayır biraz daha dayanmanız gerekecek. Tek hoşuma giden arkaplandaki davul makinesi efekti ve belki son kısımdaki adlibler.
08 - Blank Page (7/10)
Yine piyano ve vokalden oluşan bir parça ancak ses daha efektsiz, canlı performans havasında geliyor. Parçanın Sia imzalı olduğunu da söylemeliyim. Sia'yı hatırlayamadıysanız, Titanium veya She Wolf parçalarına bakabilirsiniz. Kendisi aynı zamanda Diamonds'ı da yazmıştı. Kendi sesinden bir demosu da bulunuyor. Nakaratı birkaç dinleyişten sonra benimsiyorsunuz. Sözleri ise başarılı olmuş. Blank page derken çifte vokal, derinliği arttırmış. Parça aynı tempoda devam edip sona eriyor.
09 - Cease Fire (6/10)
Korku filmi sahnesi gibi başlayıp daha sonra yamyam davulları ve mütemadiyen devam eden Yeah, yeah, yeah vokalleri karşımıza çıkıyor. Orta tempoda olmasına rağmen çok gürültülü olduğunu söyleyebilirim. Geri vokallerle güçlendirilmiş bölümler biraz rahatsız edici hale geliyor. Ayrıca bahsettiğim davullar nakarat dışında hiç durmuyor. Middle 8 kısmında arkaplanda biri salıncakta sallanıyormuş gibi bir efekt kullanmışlar. Şarkının rahatsız edici olmayan tek bölümü orası bence. Afrika kabile müziği havası nedeniyle dinlenebilirliği büyük ölçüde olumsuz etkilenmiş.
10 - Around The World (9/10)
Çok iddialı bir giriş olunca insan beklenti içine giriyor. Sert davullar ve agresif vokaller şarkının havasını çok güzel tamamlıyor. Nakaratta ise bütün bunların hepsi doruk noktasına ulaşmış. İkinci verse kısımda Christina'yı tekrar Fransızca konuşurken duyuyoruz ki gayet de hoş olmuş. Tam bir gaz şarkısı aslında. Middle 8 kısmında arkaplanı biraz hafifletmişler ancak sonradan şarkının özü geri dönüyor. Gereğinden fazla doldurulmuş kısımların da bulunmaması da şarkının artı özelliği.
11 - Circles (10/10)
Albümdeki favori şarkımın bu olduğunu hiç düşünmeden söyleyebilirim. Daha fazla puanlayabilme imkanım çekinmeden verirdim. Başlangıcındaki müzik ve kaygısız vokaller, albüm geneline göre pek rastlanılan kısımlar değil. Nakarata gelene kadar arkaplanda aşırı fazla bir üretim göremiyoruz. Zaten aslında bu sade hava şarkının sözlerinin daha da öne çıkmasını sağlamış. Amacıyla da çok iyi uyuşmuş. Chistina'nın haterları için "Fuck Off" şarkısı olduğunu söyleyebilirim. Nakarattaki vokallerdeki aşırı vocoder efekti, şarkının asi havasını bir üst basamağa taşımış. Arada küfürlü sözler duyup dikkat etmemiş olabilirsiniz ancak şarkının sonundaki küfür özellikle farkedilsin diye konulmuş. Her yönüyle başarılı bir parça ve kesinlikle bir filler değil.
12 - Best Of Me (7/10)
Christina vokali ve enstrüman kombinasyonunda bu sefer vokal ve gitar duyuyoruz. Nakaratta biraz daha doluyor parça. Vokaldeki samimi hava dikkat çekiyor. İkinci nakarata doğru izci bandosu da şarkıya dahil oluyor. Nakaratta adliblerle öne çıkıp parlayan bir Xtina görüyoruz. Middle 8 kısmında ise hafif gitar eşliğinde güçlü sesi tekrar bizlerle. Konuşma kısmının ardından akılda kalıcı nakarat, şarkıyı son bir kez yükseltiyor. Derken şarkı tekrar başlamış gibi o zengin hava birden kaybolup parça sona eriyor.
13 - Just A Fool (8/10)
Albümün sözde ikinci single'ı olmasına rağmen hâlâ bir video klip görememiş olmamız üzücü. Bu parçada da Xtina'ya yine The Voice'den jüri arkadaşı Blake Shelton eşlik ediyor. Bu sefer konuğun kısmı daha uzun tutulmuş. Nakaratta bağırıp çırpınan vokali hiç fazla kaçmamış. Ancak canlı performansında aynı havayı sağlayamamış olması bir sorun olduğunu düşündürüyor. Blake'in sesi de şarkıda absürd olmamış. Aşırı uyumlu olduklarını söyleyemem ancak yine de parça, altyapısı ve sözleri sayesinde kurtarıyor. Nakarat, şarkının kesinlikle en güçlü bölümü.
14 - Light Up The Sky (7/10)
Piyano-vokal kombinasyonunda olmasında rağmen bayık-yavaş havada değil de daha pozitif başlıyor. Nakarata girince zaten bambaşka bir parçaya dönüşüyor. Gürültülü bir arkaplan ile beraber yine tabakalı vokaller duyuyoruz. Ara kısımlarda şarkı eski havasına geri dönüyor. Tünelde yuvarlanan plastik bidon ve vurularak çalınan bidon efektleri farklı olmuş. Yine de tüm bunlara rağmen parça kendini bir adım öteye çıkartmak için gerekli özelliklere sahip değil. Ne iyi ne kötü diyebilirim.
15 - Empty Words (7/10)
Piyano ile beraber bir davul efekti mevcut bu sefer. Vokaldeki agresif hava yok. Nakaratta vokal güçleniyor ancak rahatsız edici değil. Orta tempoda devam eden parça, middle 8 kısmında tüm arkaplanı susturarak, dinlemesi çok zevkli yumuşak bir vokal ve hafif bir piyano ile bir süre devam ediyor. Nakarattaki karmaşık hava parçanın en güçlü kısmı aslında. Bitişe yakın gerivokaller ile nkaratın bir kısmı söyleniyor ve şarkı sona eriyor.
16 - Shut Up (8/10)
Albümün eğlenceli şarkılarından biri daha. Garip bir korna efekti ile Xtina, umursamaz vokali ile şarkıya giriyor. Verse kısımlarındaki küfürler sessiz sansüre uğramışken nakaratta bip sesi duymamız için özellikle yapılmış. Nakaratta Xtina'nın sesinden daha çok erkeklerden oluşan bir koro duyuluyor. Bu da üstüne üstlük şarkı albümün sonunda yer alınca acaba sözler Xtina'ya mı söyleniyor diye düşündürüyor. Şaka bir yana, güzel bir "Feel Good Time" parçası olarak sayılabilir.

Albüm geneline bakarsak öne çıkan parçalar çoğunlukla hareketli olanlar diyebilirim. Christina albüm promosyonu için çok yanlış bir yol izlediğinden, albüm neredeyse gümlemek üzere. Normalde yapılması gereken yayınlanan her single'ın ardından birkaç televizyon programında sergilenecek canlı performans olmalı. Ancak Christina nedense çıktığı programlarda potpori yapmaktan veya canlı söylemeye çalışırken detone olmaktan başka birşey yapamıyor. Greatest Hits promosyonu yapıyor olsa anlayacağım ancak öyle bir durum da yok. Olan albüme oluyor hepsi bu. Potansiyeli olan şarkıların hayran kitlesi dışında da farkedilebilmesi dileğiyle.
(8/10)