28 Nisan 2011 Perşembe

Siobhan Donaghy - Revolution In Me

2003 yılı, sonbahar zamanları. Albümü baştan sona dinlediğin dönemi hatırlıyorum. Karanlık, önümü göremediğim bir dönemdi. Albümün ana teması ve şarkı sözleri tam bu paralelde zaten. Bazı şarkıların fazlasıyla depresif olmasına şaşmamalı. Ne de olsa birkaç yıldır dahil olduğu müzik grubundan ayrılıp, kendi istediği yönde müzik yapmaya başlamış ve nihayet hislerini cümlelere döküp besteleyebilmişti. Albümdeki şarkıları yazdığı dönemde depresyon ile boğuşuyor olması albümde fazlasıyla hissediliyor.
Albüm çıkmadan aylar önce yayınlanan, promosyon amaçlı plağı 'Shanghai Nobody' adı altında yayınlanmıştı. Gerçek adından oluşmuş bu anagram, onun bir süre sahne adı olarak afişlerde yer alacaktı. Hiçbir zaman çizgiyi aşmadığını düşündüğüm ve asalet abidesi olarak gördüğüm Siobhan'ın ilk albümündeki şarkıları incelemeye geçelim artık.

01 - Nothing But Song (7/10)
Albümün açılış parçası aynı zamanda Siobhan'ın solo olarak yayınladığı ilk parça olma özelliğini de taşıyor. Sadece promosyon amaçlı olarak plak formatında yayınlanmış olması ve bir video klibinin olmaması nedeniyle radyolarda pek fazla duyamadığımız bir parça olmuştu. Şarkının girişinde başlayan ve şarkı boyunca devam eden gitar ve daha sonra araya giren piano, şarkıya sakin-akustik bir hava katmayı başarıyor. Şarkı ilerledikçe arka planda duyulan tezahürat ve kalabalık sesleri, şarkı sanki küçük bir sahnede canlı söyleniyormuş hissi veriyor, öyle ki şarkının aslında sahnede kaydedildiğini söyleyen hayranlar bile var. Siobhan'ın tiz vokalleri, şarkı bir esinti gibi geçip giderken bize eşlik ediyor. Şarkının sonunda insan kendini "I'll be gone till I'm gone" derken buluveriyor.
02 - Man Without Friends (8/10)
Siobhan'ın bazı şarkılarında karşılaştığımız, şarkı isminin şarkının içerisinde geçmeme durumunu ilk bu şarkıda fark edebilirsiniz. Yine gitarla başlıyoruz ardından tempolu vuruşlar ve en sonunda Siobhan! Sözleri ile önce alınan yaraların ardından da kaybolmuşluğun anlatıldığı şarkı su gibi akıp gidiyor adeta. Tiz vokallerin başarılı yükselmelerinin ardından şarkının üçüncü dakikasına girerken nihayet şarkının cevher niteliğindeki nakaratına ulaşıyoruz. Devam etmekte olan gitar sololarıyla beraber farkına bile varmadan şarkı yavaş yavaş sona eriyor. Siobhan, şarkının canlı performanslarında dinleyicilerin sabırlarını test etmiyor bu yüzden harika nakarata normal bir şarkı düzenindeki gibi ulaşabiliyoruz.
03 - Overrated (10/10)
Siobhan'ın ilk solo single çalışması, yayınlandığı dönemde listelerde olmasa da hayranları arasında büyük bir etki göstermişti. Şarkı sözlerinin içerisindeki depresif, çökmüş ve umutsuz kızın çığlığı, video klibinde çizdiği asi kız imajı, keş makyajıyla birleştiğinde o dönemki ruhsal durumunun bir fotoğrafı gibiydi adeta. Beklenenden biraz daha ağır tempolu şarkı yine de ilk dinlendiğinde etkileyici olmayı başarıyordu. Gruptayken yaşadıkları nedeniyle hissettiklerini kağıda döküp ardından hepsini notalar ile birleştirince ortaya çıkan eser, sadece müzikal anlamda değil içerik olarak da gayet kişisel olmuş diyebiliriz. Dinlendiğinde akılda kırılmışlık gibi bir his bırakan bu şarkı, malesef listelerde beklediği başarıyı göremedi ancak bugün bile Siobhan'ın en çok bilinen şarkısı olarak hatırlanmaktadır.
04 - Little Bits (7/10)
Ağır ama akışkan bir şarkı bizi bekliyor. Siobhan içerisinde bulunduğu depresif ruh halini cümlelere dökerken samimiyeti de elden bırakmamış. Şarkının ilerleyen bölümlerinde komplike bir hal almaya başlayan ve birbirine karışan enstrümanlar, o kadar iyi bir altyapı oluşturuyor ki, Siobhan tekrar üzerine söylemeye başladığında, kendinizi bir amfitiyatro konserinde gibi hissedebiliyorsunuz. Canlı performansını da mutlaka dinlemelisiniz.
05 - As You Like It (10/10)
İşte albümün en çok potansiyele sahip şarkısı. Bir anda sizi alıp götürebilen melodi, nakarata geldiğinde metamorfoza uğrayıp catchy bir hal alıyor. Ara kısımlardaki gizemli hava ve köprüden önceki gitar solosu şarkının bütünü oluşturan en büyük etmenlerden. Akılda kalması en muhtemel olması ile beraber sound ve sözler bakımından radyoda çalınmaya en uygun şarkı olmasına karşın, yayınlanmamış olması büyük kayıp. Kesinlikle albümün keşfedilmesi gereken nadir elementlerinden.
06 - Next Human (XY) (9/10)
"Şarkı mı dinliyoruz biyoloji dersi mi?" demeyin. Siobhan, kadın-erkek ilişkilerine genetik yönden akıllıca yaklaşmış ve ortaya çıkan sözler çok orjinal olmuş. Şarkının hafif havası sayesinde dinlerken eğlenebiliyorsunuz. Köprü kısmındaki sözlerde sergilenen felsefik yaklaşım şarkının melodinin içerisinde eriyip gittiğinde taşların da yerine oturmuş olduğunu görüyoruz. Birbirine vuran çubukların ve akordeon benzeri seslerinin önünde akıp giden şarkı, bittiğinde kesinlikle aklınızda yer ediyor. 
07 - Suasex (5/10)
Şarkının başında duyulan tersten konuşmalar ve korku filmi arkaplan müziğine benzeyen melodi, nakarata geldiğinde yerini çok sesli bir vokale bırakıyor. Nakarat biter bitmez aynı hava geri dönüyor ve önünü görmeden ilerleyen hayaletler gibi sağa sola çarparak ilerliyor. Köprü kısmında ise Portekizce konuşan bir kadının tekrar eden cümlesini duyarken arka planda değişik ses efektlerini fark ediyoruz. Nakarat boyunca devam eden garip sesler, şarkının genel dinlenilebilirliğini de olumsuz etkilemiş. Portekiz kadın ile tekrar karşılaşıp şarkıya veda ediyoruz. Bu şarkıda da şarkının adını sözlerin içerisinde herhangi bir yerde duyamıyoruz ve ne anlama geldiği hakkında kimsenin bir fikri yok.
08 - Twist Of Fate (10/10)
Albümün ikinci single parçası Overrated'e göre daha radyo dostu bir parça. Siobhan yine gruptayken yaşadıkları nedeniyle hissettiklerini açık yüreklilikle anlatmaktan çekinmemiş. Birden bire gelip aniden kaybolan nakarat, şarkı ilerledikçe genel sounda karışarak sizi bağlıyor. Klibin başında, eski grup arkadaşlarının benzerleri ve içerisinde bulunmak istemediği bir ortamdan kurtulup kendi istediğini yapan bir kızın hikayesini görüyoruz, ki şarkıda anlatılan metin birebir videoya da aktarılmış. Ancak bütün bunlara rağmen şarkının mahsun bir havası yok aksine zorlukları atlatıp nihayet mutlu olmak üzere olan bir kız dinliyoruz. Üstelik klasik "Güçlendim artık" parçaları gibi bir ukalalık ve samimiyetsizlik de barındırmıyor sözler.
09 - Faces (6/10)
Albümün başarılı vokalleri ile vuran şarkılarından biri olan bu parça, sürükleyici bir nakarata sahip olmaması nedeniyle çok akılda kalıcı olmuyor. Şarkının giriş ve ortasında kullanılan, 50 Cent'in P.I.M.P adlı şarkısından hatırlayabileceğiniz steelpan sesi bu şarkıyı farklılaştıran öğelerden birisi. Köprü kısmındaki vokaller, Siobhan'ın gruptaki vokallerini fazlasıyla hatırlatıyor.
10 - Dialect (10/10)
Albümün sound olarak en sert parçası diyebilirim. Single parçalar ve As You Like It'ten sonra en radyo dostu parça olduğu daha şarkı başlarken anlaşılıyor. Kullanılan enstrümanlar, şarkıya kendine özgü bir kimlik kazandırmakla beraber, rock soundu parçanın tam anlamıyla doruk noktasına ulaşmasına yardımcı olmuş. Nakarattaki aceleci ve agresif sound, parçayı öne çıkartıyor. Köprü kısmından önceki enstrümantal kısımın dinleyiciyi hazırlaması ve daha sonra vokal, vurmalı çalgılar ve nihayetinde elektro gitarların devreye girmesiyle şarkı adeta havalanıyor. Gaza getiren şarkılar kategorisinde üst sıralarda yer alabilir.
11 - Revolution In Me (6,5/10)
Albüme adını veren parça. Sözlerde yine grup döneminde yaşadıklarının üzerinde bıraktığı etkiden bahsetmekte. Kendi içerisinde geçirdiği değişimleri devrim olarak nitelendiren Siobhan, şarkının soundunda yine depresif bir hava yakalamayı başarmış. Dinlerken karanlık ve sisli havasına sizi çekmeye çalışan bu şarkı, aslında karanlığın içerisinde de görebileceğiniz güzellikleri göstermek istercesine kararlı bir biçimde devam edip sona eriyor.
12 - Iodine (7,5/10)
Albümün üçüncü single adayı olan ancak albümün satış rakamları düşük olduğu için yayınlanması rafa kaldırılan bu şarkı, albümde öne çıkan şarkılardan. Hindilerden bahseden nakaratı sayesinde noel döneminde çalınmaya çok uygun olan şarkı aslında çok derin mesajlar içermekte. Savaş karşıtı sözleri, teşbih sanatıyla çok güzel bir şekilde icra edilmiş. Şarkı adının sözlerde bulunmadığı bir şarkı daha. Bush-Blair ikilisine yapılan gönderme ne kadar anlaşılır bilinmez ancak, sound olarak albümü özetleyen iyi bir kapanış şarkısı olduğu kesin.

Sonuç olarak; Siobhan ilk solo albümünde karanlık ama kaliteli ve samimi bir hava yakalamayı başarmış. Eski grubuyla yaptığı ilk albüm sounduna yakın şarkılar içermesi albümü başarılı yapan etkenlerden birisi. Listeler içerisinde pek tutunamamış olsa da, hayranları arasında kült olabilecek şarkılara ev sahipliği yapması nedeniyle albümün yıllar sonra bile dinlendiğinde aynı tadı bırakabilmesi albümün en büyük özelliklerinden birisi.

(8/10)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder